SANATA İZİN
sanata izin şiir kitabı TebDer

İlahi Cilve


 

CANIM BİR ŞEYLER İSTER               “Sessizliğe”


 

 

Müzik, şarap ve sex yani sevişmeler

 

Tavana vurması hislerin

 

Durdurulamaz oluşlar

 

Acıkma yeniden

 

Canın bir şeyler istemesi

 

Çorba çekmesi canın bazen

 

Bazen ekmek arası soğan

 

Su

 

Yalnızlık veya kalabalıklara konuşma

 

Kalabalığın arasında olma, oturup dinleme

 

Herkes gibi arzuları da bir birinden farklı

 

Sağlık, çocuk, araba, sessizlik

 

Beklemek veya olacağı umulan şeyin

 

Bir an veya sonsuza değin

 

Bir de inat, çakılıp kalmalar

 

Keşfedilmeyi, görülmeyi, gelinmeyi bulmalar

 

Keman sesine karışan gürültü

 

Gözde parıltı

 

Ve yeniden sevişme

 

Kızma yeniden gürültücüye

 

Ten teması, koklama nefesini diğerinin

 

Görmezden gelinemeyen, kaçılamayan varlık

 

Şirket birleşmeleri. Daha da büyüme

 

Birilerinin tavsiyesine uyma

 

Okyanus sahilinde birkaç haftalık tatil

 

Ayağını kumdan suya sokma

 

Uzanma sahile, göğe bakma

 

Isıma, yanma birlikte el ele

 

Geçmişin kötülükleri uzakta şimdi

 

Hatırlamazsan, hatırlanmazsa zaten yoklar şimdi

 

Şaşırtan gülmeler

 

Dumanı tüten sıcak yemek

 

Kimsenin bilmediği bir sırrını bir yaşlıyla paylaşmak

 

Buraya kadar

 

Bu sahile kadar geldikten sonra

 

Sohbaharda da olsa

 

Suya girmemek olur mu hiç?


 

 

17.02.2013

 

TOKAT

 

SADE YAZILAR” KİTABINDAN


 

 

DOLU DİP                      “Sorunlu insanlara”


 

 

Hayatı zehirleyen sorunlu insanlar

 

Doludur bu dünyada

 

Kendi girdaplarına çekip

 

Batırırlar ne varsa

 

Dibe, daha dibe, en dibe

 

Yokluğa, hiçliğe, acıya


 

 

17.02.2013

 

TOKAT

 

BU MU DÜNYA” KİTABINDAN

 


AVUNMA                   “Keskin jilet kayalara”


 

 

Ben de kendimi böyle avuturum

 

Ot gibi doğup saman gibi yaşamamışım

 

Görmüşüm önceden, olacakları

 

Kendi saltanatımı kurup kendimce sürmüşüm

 

Kaya kovuğunda, ağaç oyuğunda

 

Özenmişim bazen zengine, güzele

 

O dağların havası, güzellikleri, çeşitli çiçekleri

 

Şimdi yine gönlümde

 

Aynı hep aynı

 

Hayalini kurup, uykusuna dalmak veya

 

Çocukluk günlerim

 

Çok geçtim o sırattan

 

Ayağını bastığın elinle tuttuğun taş

 

Sağlam olursa kaymaz

 

Suların sesini daha nesini

 

Dalarak birlikte

 

İşte bu yüzden burasındayım sonsuzca

 

Senin dediğin

 

Köprünün diğer ucunda

 

Ben sana sonsuzluktan bahsediyorum.


 

 

21.02.2013

 

TOKAT

 

SEMAHA ŞİİR”


 

 

TERKEDİLMELİ ŞEHİR                     “Yığına”


 

 

Terk edin şu yığıntı, sıkıntı, lanetlenmiş şehri

 

Pılınızı pırtınızı ters yüz etmeden

 

Ezilip kalmadan altında çıldırmadan

 

Boğulmadan hatta

 

Kaybetmeden çocuklarınızı

 

Dağılın orasına burasına oradan uzak yurdun

 

Çok biriktirdi çok

 

Başka çaresi yok

 

Yaza yakın bahar gibi

 

Terk edin bu şehri


 

 

22.02.2013

 

TOKAT

 

KAYIP KİTAP” KİTABINDAN


 

 


ŞERİATİN HAKİKATİ                   “Katillere”


 

 

Ne adamlar bilirim

 

Adam derken konuşan ağzı, burnu olan

 

Zekât topluyoruz diye esnaftan zorla

 

Haraç toplayan

 

Topladıkları paralarla silah ve mermi satın alan

 

O silahlarla insanları kurşunlayan

 

İşte böyledir Allah’ın adaleti

 

Hükmünü yerine getirir zaten bildirmeden

 

Hüküm Allah’ındır derken

 

Görebilirsen

 

Salkım söğüdün dalını sallayan rüzgâr

 

Zekat vergidir her devletin kendi hükmünce

 

Fazla fazla

 

O zamanlarda ne kanun vardı ne devlet

 

Şimdi devletten bol ne var

 

Kanun anlayacağın

 

İstesen de kurtulamayacağın hüküm

 

Katillere ihtiyacı olmayan


 

 

20.03.2013

 

TOKAT

 

SEMAHA ŞİİR” KİTABINDAN


 

 

İLAHİ CİLVE                          “Bilgisizlere”

 


Tanımadan

 

O’nun adına

 

Konuşan sağdan – soldan, oradan – buradan

 

Rezil eder seni

 

Komikten beter olursun

 

Aklını alır başından

 

Başını taşlara, duvarlara vurursun

 

Sen kim O’nun adına konuşmak kim

 

Ezeli ve ebedi güçten bahsediyorum

 

Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan

 

Sen kim O’nun adına konuşmak kim

 

Zaten düzenini sürekli çevirenden bahsediyorum

 

Evet, şimdi, hemen şimdi özür dilemeli

 

Af dilemeli, pişmanlığını bildirmelisin

 

Perişan eder

 

Rezil eder

 

Komikten beter hallere düşersin

 

Haline güler bütün dünya

 

Özür dile

 

Hemen şimdi

 


20.03.2013

 

TOKAT

GÜLÜMSEMELER”

Bu şiirler, yazarın gözlemlerini, düşüncelerini ve eleştirilerini çeşitli temalar üzerinden aktardığı, derinlemesine ve sorgulayıcı eserlerdir.
"CANIM BİR ŞEYLER İSTER" Şiirinin Analizi
"CANIM BİR ŞEYLER İSTER" şiiri, insan doğasının temel arzularını, duyusal deneyimlerini ve varoluşsal arayışlarını derinlemesine ele alan, oldukça katmanlı ve zengin bir metin. "Sessizliğe" ithafı, şiirin bu yoğun arzular ve deneyimler içinde bir dinginlik veya içsel huzur arayışına işaret ediyor.
Şiir, duyusal tatminlerle başlıyor: "Müzik, şarap ve sex yani sevişmeler / Tavana vurması hislerin / Durdurulamaz oluşlar". Bu başlangıç, insanlığın temel haz ve coşku arayışını güçlü bir şekilde ifade ediyor. Ardından, daha temel fizyolojik ihtiyaçlara geçiliyor: "Acıkma yeniden / Canın bir şeyler istemesi / Çorba çekmesi canın bazen / Bazen ekmek arası soğan / Su". Bu basit ihtiyaçların vurgulanması, varoluşun en temel katmanına inildiğini gösteriyor.
Şiir, sosyal ve bireysel varoluşun zıtlıklarını da ele alıyor: "Yalnızlık veya kalabalıklara konuşma / Kalabalığın arasında olma, oturup dinleme". Bu, insanın hem yalnız kalma hem de sosyal etkileşim kurma ihtiyacını ortaya koyuyor. "Herkes gibi arzuları da bir birinden farklı / Sağlık, çocuk, araba, sessizlik" dizeleri, bireysel arzuların çeşitliliğini ve bazen bu çeşitliliğin basit arayışlara (sağlık, sessizlik) indirgenebileceğini gösteriyor.
Zaman ve varoluşsal kavramlar da şiirde yer buluyor: "Beklemek veya olacağı umulan şeyin / Bir an veya sonsuza değin / Bir de inat, çakılıp kalmalar". Bu ifadeler, yaşamın bekleme, umut etme, zamanın göreceliği ve bazen de inatla belirli durumlara takılıp kalma hallerini yansıtıyor. "Keşfedilmeyi, görülmeyi, gelinmeyi bulmalar" ise, bireyin görünür olma, tanınma ve hedeflerine ulaşma arzusunu vurguluyor.
Şiir, duyusal deneyimlerin karmaşasını da gözler önüne seriyor: "Keman sesine karışan gürültü / Gözde parıltı / Ve yeniden sevişme / Kızma yeniden gürültücüye / Ten teması, koklama nefesini diğerinin / Görmezden gelinemeyen, kaçılamayan varlık". Keman sesi gibi estetik bir öğenin "gürültüye" karışması, güzelliğin ve uyumun kaos içinde kaybolabileceğini gösteriyor. "Göze parıltı," "sevişme," "ten teması" gibi imgeler, hayatın yoğun ve vazgeçilmez duyusal zevklerini yansıtırken, "görmezden gelinemeyen, kaçılamayan varlık" ise hem insanın kendisiyle hem de diğer insanlarla olan temel bağını vurguluyor.
Modern yaşamın ve materyalizmin etkisi de görülüyor: "Şirket birleşmeleri. Daha da büyüme / Birilerinin tavsiyesine uyma". Bu, ekonomik kaygılara ve toplumsal dayatmalara bir gönderme olabilir.
Ancak şiir, bu karmaşanın ve arzuların ötesinde bir sığınma ve arınma arayışına yöneliyor: "Okyanus sahilinde birkaç haftalık tatil / Ayağını kumdan suya sokma / Uzanma sahile, göğe bakma / Isıma, yanma birlikte el ele". Bu imgeler, doğayla bütünleşme, huzur bulma ve geçmişin yüklerinden arınma arzusunu simgeliyor. "Geçmişin kötülükleri uzakta şimdi / Hatırlamazsan, hatırlanmazsa zaten yoklar şimdi" dizeleri, hafızanın ve hatırlamanın gücüne dair ilginç bir felsefi bakış sunuyor; kötülüklerin unutularak yok olabileceği fikri.
Şiir, hayatın basit zevkleriyle sona eriyor: "Şaşırtan gülmeler / Dumanı tüten sıcak yemek / Kimsenin bilmediği bir sırrını bir yaşlıyla paylaşmak". Bu, derin ve samimi anların değerini vurguluyor. Son dize "Buraya kadar / Bu sahile kadar geldikten sonra / Sohbaharda da olsa / Suya girmemek olur mu hiç?" ise, yaşamın sunduğu fırsatları ve deneyimleri, mevsim ne olursa olsun kaçırmama arzusunu, bir yaşam iştahını ifade ediyor.
"DOLU DİP" Şiirinin Analizi
"DOLU DİP" şiiri, insan ilişkilerindeki toksik etkilere ve sorunlu kişilerin başkalarını nasıl olumsuz yönde etkilediğine dair karamsar bir gözlem sunuyor. "Sorunlu insanlara" ithafı, şiirin doğrudan bu tür kişileri hedef aldığını gösteriyor.
 * "Hayatı zehirleyen sorunlu insanlar / Doludur bu dünyada": Şiir, "sorunlu insanların" varlığını ve bunların hayatı "zehirleme" kapasitesini vurgulayarak başlar. "Doludur bu dünyada" ifadesi, bu tür kişilerin yaygınlığına ve kaçınılmazlığına işaret eder.
 * "Kendi girdaplarına çekip / Batırırlar ne varsa / Dibe, daha dibe, en dibe / Yokluğa, hiçliğe, acıya": Bu dizeler, sorunlu insanların yıkıcı etkisini metaforik olarak açıklıyor. Onlar, adeta bir "girdap" gibi, çevrelerindeki herkesi ve her şeyi kendi olumsuzluklarına doğru çekerler. Bu çekilme, kişinin veya ilişkilerin "dibe, daha dibe, en dibe" batmasına, nihayetinde "yokluğa, hiçliğe, acıya" sürüklenmesine yol açar. Bu, umutsuz ve son derece yıkıcı bir süreçtir.
"DOLU DİP" şiiri, sorunlu bireylerin çevreleri üzerindeki negatif etkilerini, bir kara delik gibi her şeyi yutup yok eden bir güç olarak betimleyen, karamsar ama çarpıcı bir eleştiridir. Şiir, "BU MU DÜNYA" kitabınızın, dünyanın karanlık yüzünü ve insan doğasının olumsuz yönlerini ele alma temasına uygun bir örnektir.
"AVUNMA" Şiirinin Analizi
"AVUNMA" şiiri, şairin kendi varoluşunu ve yaşamdaki deneyimlerini değerlendirirken bulduğu kişisel teselli ve içsel bir güç kaynağını ifade ediyor. "Keskin jilet kayalara" ithafı, şiirin içinde barındırdığı zorluklara, acı deneyimlere veya keskin gerçeklere rağmen bir avunma bulma temasını vurguluyor.
 * "Ben de kendimi böyle avuturum / Ot gibi doğup saman gibi yaşamamışım / Görmüşüm önceden, olacakları": Şiir, şairin kendi kendini "avutma" biçimini açıklayarak başlıyor. Bu avunma, hayatını sıradan ve anlamsız ("ot gibi doğup saman gibi yaşamamışım") geçirmemiş olmakla ilgili. "Görmüşüm önceden, olacakları" ifadesi, bir tür sezgisel veya deneyimsel bilgelik iddiasını taşır; gelecekteki zorlukları veya gelişmeleri önceden fark etme yeteneği.
 * "Kendi saltanatımı kurup kendimce sürmüşüm / Kaya kovuğunda, ağaç oyuğunda": Bu dizeler, şairin dış dünyaya bağımlı olmadan, kendi içsel dünyasında bir "saltanat" kurduğunu ve bunu kendi kurallarınca sürdürdüğünü gösteriyor. "Kaya kovuğunda, ağaç oyuğunda" gibi doğal ve izole mekanlar, bu içsel krallığın dış dünyanın karmaşasından uzak, mütevazı ama özgün bir alanda var olduğunu düşündürüyor.
 * "Özenmişim bazen zengine, güzele / O dağların havası, güzellikleri, çeşitli çiçekleri / Şimdi yine gönlümde / Aynı hep aynı": Şair, dışsal güzelliklere veya zenginliklere karşı geçici bir özenme hissini kabul eder, ancak asıl değer verdiği şeyin "o dağların havası, güzellikleri, çeşitli çiçekleri" gibi doğal ve içsel zenginlikler olduğunu belirtir. Bu doğal güzelliklerin "şimdi yine gönlümde / Aynı hep aynı" olması, bu değerlerin kalıcı ve değişmez olduğunu gösterir.
 * "Hayalini kurup, uykusuna dalmak veya / Çocukluk günlerim / Çok geçtim o sırattan / Ayağını bastığın elinle tuttuğun taş / Sağlam olursa kaymaz": Şiir, çocukluk günlerine dönüş arzusunu veya hayallerde yaşamayı bir avunma biçimi olarak sunar. "Çok geçtim o sırattan" ifadesi, hayatında birçok zorlu ve tehlikeli süreçten geçtiğini ima eder. Bu zorlukların üstesinden gelmenin yolu ise "ayağını bastığın elinle tuttuğun taşın sağlam olması," yani sağlam dayanaklara sahip olmak, doğru seçimler yapmak ve içsel güçle hareket etmek olarak belirtilir.
 * "Suların sesini daha nesini / Dalarak birlikte / İşte bu yüzden burasındayım sonsuzca": Doğa ile bütünleşme, suların sesi gibi basit ve doğal güzelliklerde huzur bulma, şairin varoluşsal konumunu açıklar. "İşte bu yüzden burasındayım sonsuzca" ifadesi, şairin bu içsel huzuru ve doğayla olan bağını, kalıcı ve zamanın ötesinde bir varoluşsal tatmin kaynağı olarak gördüğünü gösterir.
 * "Senin dediğin / Köprünün diğer ucunda / Ben sana sonsuzluktan bahsediyorum.": Şiirin sonu, başkalarının (muhtemelen maddeci veya kısa vadeli düşünenlerin) dünyevi hedeflerini ("köprünün diğer ucu") küçümseyerek, kendi içsel ve doğal dünyasındaki "sonsuzluktan" bahsettiğini vurgular. Bu, şairin kendi değer sistemine olan güçlü inancını ve madde ötesi bir varoluşa verdiği önemi gösterir.
"AVUNMA" şiiri, dış dünyanın karmaşasına ve zorluklarına karşı, kişinin kendi içsel dünyasında, doğayla kurduğu bağda ve hayatına yüklediği anlamda bulduğu teselliyi ve gücü işleyen, derin ve felsefi bir metindir. Şiir, "SEMAHA ŞİİR" kitabınızdaki içsel arayış ve varoluşsal sorgulama temasına uygun bir örnektir.
"TERKEDİLMELİ ŞEHİR" Şiirinin Analizi
"TERKEDİLMELİ ŞEHİR" şiiri, modern şehirlerin getirdiği sıkıntı, karmaşa ve yıkım karşısında duyulan isyanı ve acil bir kaçış çağrısını dile getiriyor. "Yığına" ithafı, şehrin bir "yığıntı" halinde, kontrolsüzce büyüyen bir yapı olduğunu düşündürüyor.
 * "Terk edin şu yığıntı, sıkıntı, lanetlenmiş şehri": Şiir, şehri "yığıntı," "sıkıntı" ve hatta "lanetlenmiş" olarak nitelendirerek başlıyor. Bu güçlü ifadeler, şehrin olumsuz ve boğucu atmosferini vurgular. "Terk edin" emri, acil bir eylem çağrısıdır.
 * "Pılınızı pırtınızı ters yüz etmeden / Ezilip kalmadan altında çıldırmadan / Boğulmadan hatta / Kaybetmeden çocuklarınızı": Şiir, şehri terk etmenin nedenlerini ve bu eylemin getireceği olası sonuçları detaylandırır. Şehirde kalmak, kişinin "ters yüz olmasına" (kimliğini kaybetmesine), "ezilip kalmasına," "çıldırmasına," "boğulmasına" ve en önemlisi "çocuklarını kaybetmesine" yol açacaktır. Bu imgeler, şehrin birey ve aile üzerindeki yıkıcı etkisini, hatta fiziksel ve zihinsel sağlığa olan tehdidini vurgular.
 * "Dağılın orasına burasına oradan uzak yurdun": Şair, şehirden kaçışı sadece kişisel bir kaçış olarak değil, aynı zamanda daha geniş bir alana, "uzak yurda" yayılma çağrısı olarak sunar. "Dağılın" ifadesi, bu kaçışın rastgele ve acil bir biçimde olması gerektiğini gösterir.
 * "Çok biriktirdi çok / Başka çaresi yok": Bu dizeler, şehrin zamanla biriktirdiği olumsuzluklara ve sorunlara işaret eder. Bu birikimin artık dayanılmaz bir noktaya geldiği ve terk etmenin "başka çaresi" kalmadığı vurgulanır.
 * "Yaza yakın bahar gibi / Terk edin bu şehri": Şiir, terk etme çağrısını bir doğa olayıyla, baharın başlangıcıyla benzeterek sonlandırır. Bu, yeni bir başlangıcın ve yenilenmenin bir işareti olarak şehirden ayrılmanın aciliyetini ve kaçınılmazlığını vurgular. Baharın getirdiği tazelik ve umut, terk etmenin getireceği faydalarla ilişkilendirilir.
"TERKEDİLMELİ ŞEHİR" şiiri, modern şehir yaşamının getirdiği boğucu atmosferi, karmaşayı ve yıkıcı etkileri sert bir dille eleştiren, şehirden acil bir kaçış ve doğayla bütünleşme çağrısı yapan, güçlü bir uyarı niteliğindedir. Şiir, "KAYIP KİTAP" kitabınızın temasına uygun olarak, belki de kaybedilen bir yaşam biçiminin veya ideal bir düzenin özlemini yansıtır.
"ŞERİATİN HAKİKATİ" Şiirinin Analizi
"ŞERİATİN HAKİKATİ" şiiri, dini kavramların (zekât, Allah'ın adaleti, hüküm) kötüye kullanılmasını ve bunun insanlık dışı eylemlere nasıl yol açtığını sert ve eleştirel bir dille ele alıyor. "Katillere" ithafı, şiirin hedefinin, dini kullanarak şiddet ve zulüm yapanlar olduğunu açıkça gösteriyor.
 * "Ne adamlar bilirim / Adam derken konuşan ağzı, burnu olan / Zekât topluyoruz diye esnaftan zorla / Haraç toplayan": Şiir, sözde dini figürlerin veya grupların gerçek yüzünü ifşa ederek başlıyor. "Adam derken konuşan ağzı, burnu olan" ifadesi, onların aslında insan görünümünde olsalar da, insanlık dışı eylemler yaptıklarını ima eden ironik bir ifadedir. "Zekât topluyoruz diye esnaftan zorla / Haraç toplayan" dizeleri, dini bir vecibe olan zekâtın nasıl bir kılıf olarak kullanılıp aslında haraç toplama, yani şantaj ve sömürü aracı haline getirildiğini gözler önüne seriyor.
 * "Topladıkları paralarla silah ve mermi satın alan / O silahlarla insanları kurşunlayan": Bu dizeler, dini söylemlerin arkasındaki asıl amacın, şiddet ve cinayet olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Toplanan paraların silah ve mermiye dönüştürülmesi ve bunlarla insanların öldürülmesi, dinin vahşete nasıl alet edildiğini gösterir. Bu, dini terörün ve istismarın çarpıcı bir portresidir.
 * "İşte böyledir Allah’ın adaleti / Hükmünü yerine getirir zaten bildirmeden / Hüküm Allah’ındır derken / Görebilirsen / Salkım söğüdün dalını sallayan rüzgâr": Şiir, burada bir paradoks sunuyor. İnsanların kendi zalimliklerini "Allah'ın adaleti" veya "Hüküm Allah'ındır" diyerek meşrulaştırmalarını eleştiriyor. Gerçek "Allah'ın adaletinin," salkım söğüdün dalını sallayan rüzgar gibi, doğal ve kendiliğinden, bildirilmeden işleyen bir güç olduğunu ima eder. Bu, dinin manipüle edilmesini ve insan eliyle verilen "hükümlerin" ilahi adaletle ilgisizliğini vurgular.
 * "Zekat vergidir her devletin kendi hükmünce / Fazla fazla / O zamanlarda ne kanun vardı ne devlet / Şimdi devletten bol ne var / Kanun anlayacağın / İstesen de kurtulamayacağın hüküm / Katillere ihtiyacı olmayan": Şiir, zekât kavramını devletin vergi sistemiyle ilişkilendirerek, dini hükümlerin tarihsel ve toplumsal bağlamını sorgular. Eski zamanlarda devlet ve kanun olmadığı için farklı uygulamalar olduğunu, ancak modern devlette "kanunun" ve "devletin" hükmettiğini belirtir. Bu "hüküm," "istesen de kurtulamayacağın" bir gerçekliktir ve insanları öldüren "katillere ihtiyacı yoktur." Bu, dinin devlet ve hukuk düzeninin dışında, kendi başına şiddet uygulamasına gerek olmadığını, çünkü gerçek adaletin başka bir yerden tecelli ettiğini veya edilmesi gerektiğini ima eder. Şeriatın "hakikati," yani gerçek yüzü, şiddet ve zorbalıktır.
"ŞERİATİN HAKİKATİ" şiiri, dinin ve dini kavramların çıkar, şiddet ve cinayet için nasıl kullanılabileceğini cesurca ve acımasızca eleştiren, dini istismara karşı güçlü bir isyan niteliğindedir. Şiir, "SEMAHA ŞİİR" kitabınızdaki sorgulayıcı ve felsefi temasına uygun, ancak daha keskin bir örnektir.
"İLAHİ CİLVE" Şiirinin Analizi
"İLAHİ CİLVE" şiiri, ilahi olan hakkında bilgisizce ve pervasızca konuşanları, bu kibirlerinin sonucunda düşecekleri duruma karşı uyaran, mizahi ve tehditkâr bir ton taşıyor. "Bilgisizlere" ithafı, şiirin mesajının hedef kitlesini açıkça belirtiyor.
 * "Tanımadan / O’nun adına / Konuşan sağdan – soldan, oradan – buradan / Rezil eder seni / Komikten beter olursun / Aklını alır başından / Başını taşlara, duvarlara vurursun": Şiir, "Tanımadan O'nun adına konuşan" kişileri (muhtemelen Tanrı veya ilahi güç hakkında bilgi sahibi olmadan ahkam kesenleri) hedef alıyor. Bu tür konuşmaların kişiyi nasıl "rezil edeceğini," "komikten beter" duruma düşüreceğini ve hatta aklını kaybedip ("başını taşlara, duvarlara vurmak") çaresiz kalacağını belirtiyor. Bu, ilahi kudret karşısında insanın acizliğini ve bilgisizliğin tehlikesini vurgular.
 * "Sen kim O’nun adına konuşmak kim / Ezeli ve ebedi güçten bahsediyorum / Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan / Sen kim O’nun adına konuşmak kim": Bu dizeler, ilahi gücün (ezeli ve ebedi, hiçbir şeye ihtiyacı olmayan) büyüklüğünü vurgulayarak, insanın O'nun adına konuşma cüretinin ne kadar yersiz olduğunu tekrar tekrar dile getiriyor. Tekrar, bu cüretin haddini bilmezliğini pekiştiriyor.
 * "Zaten düzenini sürekli çevirenden bahsediyorum": Bu dize, ilahi gücün evrenin ve yaşamın doğal düzenini zaten sürekli işlettiğini, insan müdahalesine veya yorumuna ihtiyacı olmadığını ima eder.
 * "Evet, şimdi, hemen şimdi özür dilemeli / Af dilemeli, pişmanlığını bildirmelisin / Perişan eder / Rezil eder / Komikten beter hallere düşersin / Haline güler bütün dünya / Özür dile / Hemen şimdi": Şiir, ilahi olan hakkında bilgisizce konuşanlara acil bir "özür dileme" ve "af dileme" çağrısı yapıyor. Bu pişmanlığın gerçekleşmemesi durumunda, kişinin "perişan olacağı," "rezil olacağı" ve "komikten beter hallere düşeceği," hatta "haline bütün dünyanın güleceği" tehdidinde bulunuluyor. Bu, ilahi bir ceza korkusuyla, kişinin kendi haddini bilmesi gerektiğine dair bir uyarıdır. "Hemen şimdi" tekrarı, bu özrün ve pişmanlığın aciliyetini vurgular.
"İLAHİ CİLVE" şiiri, ilahi güç hakkında bilgisizce ve pervasızca yorum yapanları, bu kibirlerinin kendilerine nasıl bir felaket getireceği konusunda uyaran, mizahi, eleştirel ve biraz da tehditkar bir üsluba sahip. Şiir, "GÜLÜMSEMELER" kitabınızın hicivli ve sorgulayıcı doğasına uygun bir örnektir.
Şiirleriniz, 2013 yılına ait eserler olmalarına rağmen, taşıdıkları temalar itibarıyla bugün de şaşırtıcı bir güncellik ve çarpıcılık sergiliyor.



 

 


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol