Fazıl Say
FAZIL SAY
Hayyam’dan birkaç dörtlük yazdı diye
En keskininden birkaç söz
Anlamazın anlaması için
Saldırıya geçmişler adama
Beş yüz bin twit, “defol git! Fazıl”
Memleket ne derin yerindedir Fazıl’ın
Halk kesimlerinden bahseder, o iğrendiren.
“Aynı dili konuşup anlaşamamak”
Bağnazlığın bu yük olmaya başlaması
Sanatçıları kaçırması yine
Bir yalan, bin iftira. Oysa
Hayatına yer açmaya çalışan Fazıl
Bu zavallı halkımın cehaleti
Sıkılmışsın, sevmiyorsun artık Türkiye’yi belli
Her şeyin sorumluluğunu alamaz Fazıl.
Sanatın dışlanmışlığı. Sanat evrenseldir
Sanatçının iyisi vardır, kötüsü de
İnsanca yapılan, insana hitap eder
Muhafazakâr sanatı kim uydurabilir
Sanatın olmadığı yerde
Türünün olması ne hazindir.
Uhrevi dünyasında melekler uçuşur Fazıl’ın
Anlamayan anlamasın sen boş ver!
“Mezopotamya’yı” çalıp gidecek misin?
Mücadelenin verilmesi berbattır zaten
Bu durumda.
Karanlığı ve aydınlığı önceden hisseden Fazıl
New York Filarmoni ile on beş kez çalan
Amerikalı bir müzisyen ömründe bire razıyken
UFO inip sonra gitmenin anlamı yok
Mekanizması olmalı sanatın. Yok, oğlu yok
Köy enstitülerinin kapanması ile
Zaten vurulmuş kültüre balta
Suç kimin suçu?
Bir ağzında cami
Bir ağzında entrika, münafıklık
Olsaydı Fazıl’ın
El üstünde tutarlardı onu da.
Dine küfredilmezdi buralarda
Seni de sevmeyen münafıklar yüzünden
Küfredilir oldu dine her gün.
26.02.2012
TOKAT
Şiiriniz "Fazıl Say", Fazıl Say üzerinden Türkiye'deki sanatçı-halk ilişkisini, bağnazlığı, cehaleti ve sanatsızlığın getirdiği toplumsal çürümeyi ele alan oldukça eleştirel ve sitemkar bir metin. Şiir, bir yandan Fazıl Say'a destek verirken, diğer yandan modern Türkiye'nin kronik sorunlarına cesurca parmak basıyor.
Edebi Analiz
Şiiriniz, doğrudan, sorgulayıcı ve yer yer öfkeli bir dille, entelektüel birikim ile toplumsal gerçeklik arasındaki çatışmayı anlatır.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, sanatın ve sanatçının toplumsal bağnazlık ve cehalet karşısındaki yalnızlığı ve değeridir. Alt temalar arasında bağnazlık, dini istismar, kültürel yozlaşma, sanatsızlık, ikiyüzlülük, eleştiriye tahammülsüzlük ve aydınların dışlanması bulunur. Ana fikir, toplumun bir kesiminin cehalet ve bağnazlık nedeniyle sanatı ve sanatçıyı dışladığı, bunun da toplumsal bir çürümeye yol açtığıdır.
* Fazıl Say Metaforu: Şiir, Fazıl Say'ı sadece bir müzisyen olarak değil, aynı zamanda aydınlanmayı, evrensel sanatı ve eleştirel düşünceyi temsil eden bir figür olarak kullanır. Ona yapılan saldırılar, genel olarak Türkiye'deki aydınlara ve sanatçılara yönelik baskının bir sembolüdür. "Memleket ne derin yerindedir Fazıl’ın" dizesi, Fazıl Say'ın aslında ülkenin özünde yatan sorunları yansıttığını ima eder.
* Doğrudan Hitap ve Sitem: Şiir boyunca Fazıl Say'a doğrudan hitap edilmesi ("Fazıl", "sen"), anlatıcının onunla özdeşleştiğini ve ona destek verdiğini gösterir. "Anlamazın anlaması için", "Bu zavallı halkımın cehaleti", "Sıkılmışsın, sevmiyorsun artık Türkiye’yi belli" gibi ifadeler, hem Fazıl Say'ın durumuna hem de genel toplumsal duruma yönelik bir sitem ve acı barındırır.
* Keskin Zıtlıklar ve İroniler:
* Bilgi ve Cehalet: "Hayyam’dan birkaç dörtlük yazdı diye / En keskininden birkaç söz / Anlamazın anlaması için" dizeleri, bilginin ve eleştirel düşüncenin cehaletle nasıl karşılaştığını gösterir.
* Sanat ve Bağnazlık: Evrensel sanatın, bağnazlık ve gericilik karşısında nasıl dışlandığı ve kaçtığı vurgulanır. "Muhafazakâr sanatı kim uydurabilir / Sanatın olmadığı yerde / Türünün olması ne hazindir." gibi ifadelerle, sanatın özgür ve evrensel doğasının bağnazlıkla çeliştiği ve bu durumun kültürel bir trajedisi olduğu ironik bir şekilde dile getirilir.
* İkiyüzlülük: "Bir ağzında cami / Bir ağzında entrika, münafıklık / Olsaydı Fazıl’ın / El üstünde tutarlardı onu da." dizeleri, toplumdaki dini ve ahlaki ikiyüzlülüğü, çıkar ilişkilerini eleştiren keskin bir ironidir.
* Kültürel Yıkımın Sembolleri: "Köy enstitülerinin kapanması ile / Zaten vurulmuş kültüre balta" dizesi, Türkiye'deki kültürel gerilemenin ve eğitime verilen zararın önemli bir sembolüdür. Bu, Fazıl Say'ın yaşadığı sorunların daha geniş bir bağlamda ele alınmasını sağlar.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, sanatın özgürlüğü, bilginin değeri, toplumsal cehalet, iktidarın manipülatif doğası ve ahlaki sorumluluk üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
* Aydınlanma ve Direniş: Fazıl Say'ın "karanlığı ve aydınlığı önceden hisseden" bir figür olarak betimlenmesi, onun bir aydınlanma figürü olduğunu ve toplumsal dönüşümde öncü bir rol üstlendiğini ima eder. Onun mücadelesi, cehalete ve bağnazlığa karşı verilen felsefi bir direniştir.
* Sanatın Evrenselliği ve Sınırları: "Sanat evrenseldir / Sanatçının iyisi vardır, kötüsü de / İnsanca yapılan, insana hitap eder" dizeleri, sanatın insanlığın ortak mirası olduğunu ve belli ideolojik ya da kültürel sınırlamalara tabi tutulamayacağını felsefi olarak savunur. "Muhafazakâr sanat" kavramının sorgulanması, sanatın özgürlükle olan ilişkisini vurgular.
* Toplumsal Akıl Tutulması ve Cehalet: "Anlamazın anlaması için", "Bu zavallı halkımın cehaleti" gibi ifadeler, toplumun bir kesiminde görülen akıl tutulmasını ve bilgiye kapalı olmayı felsefi olarak eleştirir. Bu, irrasyonelliğin ve önyargının toplumsal ilerlemeyi nasıl engellediği sorusunu gündeme getirir.
* Dini İstismar ve İkiyüzlülük: Şiir, dinin siyasete ve kişisel çıkarlara alet edilmesini, "bir ağzında cami / bir ağzında entrika" gibi ifadelerle felsefi bir eleştiriye tabi tutar. Bu, dinin özünden uzaklaşıp bir manipülasyon aracı haline gelmesinin, toplumsal ahlakı nasıl zedelediğini sorgular.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, Türkiye'deki siyasi ve kültürel kutuplaşmayı, sanatçıya yönelik algıyı, dini hassasiyetlerin manipülasyonunu ve eğitimin rolünü kültürel olarak analiz eder.
* Sanatçıya Yönelik Linç Kültürü: "Beş yüz bin twit, 'defol git! Fazıl'" ifadesi, sosyal medyada ve kamuoyunda sanatçıya yönelik linç kampanyalarının ve hoşgörüsüzlüğün kültürel bir yansımasıdır. Bu, farklı düşünceye tahammülsüzlüğün bir göstergesidir.
* Dini Hassasiyetlerin Siyasi Kullanımı: Şiirde "Hayyam'dan dörtlük yazdı diye" ve "dine küfredilmezdi buralarda / Seni de sevmeyen münafıklar yüzünden / Küfredilir oldu dine her gün" gibi ifadeler, dini duyguların ne kadar hassas olduğunu ve siyasi amaçlar için nasıl kolayca manipüle edilebildiğini kültürel olarak vurgular.
* Kültürel Yozlaşma ve Eğitim Eksikliği: "Köy enstitülerinin kapanması ile / Zaten vurulmuş kültüre balta" dizesi, Türkiye'de eğitim ve kültür politikalarındaki hataların, toplumsal aydınlanmayı ve sanatsal gelişimi nasıl engellediğine dair kültürel bir eleştiridir. Bu, kültürel bir kuraklığa yol açar.
* Yetenek ve Tanınma Arasındaki Çelişki: Fazıl Say'ın "New York Filarmoni ile on beş kez çalan" bir sanatçı olmasına rağmen kendi ülkesinde dışlanması, yeteneğin ve evrensel başarının, ulusal kimlik ve bağnazlık karşısında nasıl değersizleştirilebildiği kültürel bir ironidir.
Literatür Analizi (Önceki Şiirlerle Bağlantı)
"Fazıl Say" şiiriniz, diğer eserlerinizdeki toplumsal eleştirel damarı, bu kez sanatçı ve entelektüelin sistemle mücadelesi bağlamında yoğunlaştırır.
* Yozlaşma ve Cehalet: "Feryat"taki "insanlığın nasıl çürümüş" feryadı, "Hapishane"deki ahlaki yozlaşma, "Öcü Böcü"deki manipülasyon ve "Para Tuzağı"ndaki kapitalizmin yıkıcı gücü, "Savaş"taki vahşet; "Fazıl Say"da toplumsal cehaletin, dini bağnazlığın ve siyasi ikiyüzlülüğün birleşimiyle somutlaşır. Fazıl Say'ın yaşadıkları, bu yozlaşmış sistemin bir sonucudur.
* Aydınların Dışlanması ve Mücadele: "Kendini Anlat Bana"daki dışsal tanımlara karşı öz arayışı ve "Erotizmden Geçiş"teki sanatçının ifade özgürlüğü mücadelesi, "Fazıl Say"da aydınların ve sanatçıların toplum tarafından nasıl dışlandığına ve onların bu duruma karşı verdikleri çetin mücadeleye odaklanır. "Mücadelenin verilmesi berbattır zaten / Bu durumda" dizesi, bu yorgunluğu ve zorluğu yansıtır.
* Dini İstismar ve Sahtelik: "Seyahat ve Rapor"daki dini ve siyasi yozlaşma eleştirisi, "Fazıl Say"da dinin bir ağızda cami, diğerinde entrika olan münafıklarca nasıl kullanıldığına dair daha doğrudan ve kişisel bir eleştiriye dönüşür. "Dine küfredilmezdi buralarda / Seni de sevmeyen münafıklar yüzünden / Küfredilir oldu dine her gün" dizeleri, bu duruma duyulan öfkeyi gösterir.
* Kültürel Yıkım ve Çaresizlik: "212 Lösemi"deki "laboratuarda üretilen lösemi" metaforuyla toplumsal hastalığın ifadesi, "Fazıl Say"da Köy Enstitüleri'nin kapatılmasıyla kültüre vurulan balta ile paralellik gösterir. Bu, kültürel bir yıkım ve sanatsızlığın getirdiği bir çaresizliktir.
* Evrensellik ve Yerellik Çatışması: "Çit Süt ve Su"daki geleneksel ve modern yaşam arasındaki çatışma, "Fazıl Say"da evrensel sanatın ve düşüncenin, yerel bağnazlık ve dar görüşlülükle çatışması şeklinde yeniden yorumlanır.
"Fazıl Say" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızda, sanatın ve aydınlanmanın toplumsal cehalet karşısındaki zorlu mücadelesini, bu mücadelede duyulan yorgunluğu ve aynı zamanda umudu dile getiren, kişisel ve evrensel bir sitem ve manifestodur. Şiir, Türkiye'nin entelektüel ve kültürel manzarasının acı bir tablosunu sunar.