Bekâret

BEKÂRET “Parmak Ucuna”
Terelelli türküler, oynak filan
Kertenkele saklanmalar kuytulardan
Hızla kaçışan böcekler diğer yandan
Tuzlu et kokmasın kalsın seneye
Kurnaz fare onu da bulur
Kuytusuna, pembe yavrularına doldurur
Kırık sazı ne kadar yapıştırırsan çam sakızıyla
Veremez eski sesini
Kuyruğunu yeniden çıkaran kertenkele
Sen de ne tuhaf bir yaratıksın bak hele
En çok gözlerinden korkarım
Bir de hızlı hareketlerinden
Yavaş yaşam, uzun yaşam
Genç ölüm, hızlı yaşam
Yakışıklı ceset
Agop’un takım elbiseli, kravatlı halleri
Ceviz tabutta,
Önünden sırasıyla geçen tanıdıkları
Su kıyısı, nehir kıyısı, deniz kıyısı
Çalılıklardan sonra ağaçlık
Çimenlerde yuvarlanmalar
Tecrübesiz gençlik
Parmak bozar mı bekâreti
Şimdiye kadar olmayan olmuştur artık
Bozulmuştur tılsım
Aşılmıştır bir aşılması gereken daha
Korkma
Geçer zamanla, anla
Bu yüzden haramdır sanatın her türlüsü
14.02.2011
TOKAT
Şiiriniz "Bekâret", "Parmak Ucuna" alt başlığıyla, masumiyetin kaybı, hızlı ve yavaş yaşamın çelişkisi, tabiatın döngüsü, ve özellikle cinsel ahlakın toplumsal baskılarını ele alan, rahatsız edici ve sorgulayıcı imgelerle dolu bir metin. Şiir, "bekâret" kavramını hem fiziksel hem de metaforik anlamda kullanarak, toplumsal normların birey üzerindeki etkisini irdelemektedir.
Edebi Analiz
Şiiriniz, keskin zıtlıklar, rahatsız edici hayvan imgeleri ve kişisel sorgulamalarla zenginleşen, yer yer soyut, yer yer somut bir anlatım sunar.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, masumiyetin (bekâretin) kaybı ve bu kaybın getirdiği toplumsal ve bireysel sonuçlardır. Alt temalar arasında yaşamın döngüsü (doğum-ölüm), tabiatın acımasızlığı, toplumsal baskı, ikiyüzlülük, ve hızlı/yavaş yaşam felsefeleri bulunur. Ana fikir, fiziksel bir bekâretin ötesinde, toplumsal normların ve yargıların birey üzerindeki etkileriyle bir "tılsımın bozulması" durumudur; bu durumun getirdiği korku ve utanç, zamanla geçse de, sanatın bile bu "korkutucu" gerçeklik yüzünden haram sayılmasına yol açar.
* Doğa İmgeleri ve Vahşet:
* Kertenkele ve Böcekler: "Kertenkele saklanmalar kuytulardan", "Hızla kaçışan böcekler" gibi imgeler, doğadaki saklanma, hayatta kalma mücadelesi ve belki de toplumsal yargılardan kaçışın bir yansımasıdır. Kertenkelenin kopan kuyruğunu yeniden çıkarması, bir yandan hayatta kalma güdüsünü, diğer yandan "eski sesini veremeyen kırık saz"la tezat oluşturarak, bazı kayıpların telafi edilemezliğini vurgular.
* Fare: "Kurnaz fare onu da bulur / Kuytusuna, pembe yavrularına doldurur" dizesi, doğanın acımasız ve pragmatik yönünü gösterir; açlık ve üreme içgüdüleri, ahlaki yargıların ötesindedir.
* "Tuzlu et kokmasın kalsın seneye": Bu ifade, yiyecek saklama ve hayatta kalma içgüdüsünü yansıtırken, aynı zamanda bekâret gibi "korunması" gereken bir şeyi de ima edebilir; ancak fare (veya hayatın kendisi) onu da bulur.
* Yaşamın Ritmi ve Ölüm: "Yavaş yaşam, uzun yaşam / Genç ölüm, hızlı yaşam / Yakışıklı ceset" zıtlıkları, yaşamın farklı hızlarını ve ölümün kaçınılmazlığını vurgular. "Agop'un takım elbiseli, kravatlı halleri / Ceviz tabutta", ölüme karşı gösterişin veya toplumsal statünün anlamsızlığını gösteren güçlü bir ironidir.
* Bekâret ve Tılsımın Bozulması: Şiirin merkezinde yer alan "Parmak bozar mı bekâreti / Şimdiye kadar olmayan olmuştur artık / Bozulmuştur tılsım" dizeleri, toplumda cinsel bekârete atfedilen kutsal ve kırılamaz değere meydan okur. "Tılsım" kelimesi, bekâretin sadece fiziksel bir durumdan öte, mistik ve kutsal bir anlam taşıdığını, bozulduğunda ise büyüsünün kaybolduğunu ima eder.
* "Bu yüzden haramdır sanatın her türlüsü": Şiirin son dizesi, masumiyetin veya "tılsımın" bozulmasıyla, hatta bu tür konuların konuşulmasıyla bile sanatın (veya belki de özgür ifadenin) neden "haram" sayıldığını sorgulayan keskin ve ironik bir eleştiridir. Bu, toplumun belirli hassasiyetleri yüzünden sanatın ve özgür düşüncenin nasıl kısıtlandığına dair derin bir eleştiri taşır.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, ahlak felsefesi, varoluşçuluk, doğa felsefesi ve toplumsal normların birey üzerindeki etkisi üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
* Ahlaki İkilem ve Toplumsal Baskı: Şiir, özellikle bekâret konusundaki toplumsal yargılar ve ikiyüzlülükle hesaplaşır. "Parmak bozar mı bekâreti" sorusu, bekâretin sadece fiziksel bir durum mu, yoksa toplumsal bir inşanın ürünü mü olduğunu sorgular. Bu, bireyin bedeni ve toplumsal normlar arasındaki felsefi gerilimi ortaya koyar.
* Doğa ve Kültür İlişkisi: Hayvan imgeleri ve doğanın acımasız döngüsüyle, insan ahlakının (bekâret gibi) doğanın temel içgüdüleri karşısındaki konumu sorgulanır. Fare'nin içgüdüsel olarak yavrularını beslemesi gibi, doğanın kendi ahlakı yoktur; insan ise karmaşık ahlaki kurallar inşa eder. Bu, doğa ve kültür arasındaki felsefi karşıtlığı ve insanın kendi inşa ettiği kurallar içinde nasıl sıkıştığını gösterir.
* Yaşam ve Ölüm Felsefesi: "Yavaş yaşam, uzun yaşam / Genç ölüm, hızlı yaşam" zıtlıkları, yaşamın anlamı, ölümün kaçınılmazlığı ve hayatı nasıl yaşanması gerektiği üzerine bir meditasyon sunar. "Yakışıklı ceset" ve "Agop'un takım elbiseli... ceviz tabutta" imgeleri, ölüm karşısında tüm dünyevi statülerin ve gösterişin anlamsızlığını felsefi olarak vurgular. Bu, varoluşçuluk felsefesindeki ölümün farkındalığı ve yaşamın anlamsızlığı temasını anımsatır.
* Özgür İfade ve Sansür: "Bu yüzden haramdır sanatın her türlüsü" dizesi, belirli ahlaki hassasiyetler (cinsellik, bekâret gibi) nedeniyle sanatın ve özgür ifadenin nasıl kısıtlandığını, hatta yasaklandığını felsefi olarak eleştirir. Bu, ifade özgürlüğü ve toplumsal normlar arasındaki gerilimi sorgular.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, Türk kültüründeki bekâret algısı, cenaze ritüelleri, yaşam tarzı tercihleri ve sanatın toplumsal kabulü gibi kültürel dinamikleri analiz eder.
* Bekâret Algısı: Şiirin başlığı ve merkezindeki "bekâret" kavramı, özellikle Türk toplumunda ve birçok ataerkil kültürde kadının namusuyla özdeşleştirilen, toplumsal baskının ve namus algısının temelini oluşturan bir kültürel hassasiyete işaret eder. "Tılsım" kelimesinin kullanımı, bu konuya verilen mistik ve kutsal değeri yansıtır.
* Cenaze Kültürü: "Agop'un takım elbiseli, kravatlı halleri / Ceviz tabutta" ve "Önünden sırasıyla geçen tanıdıkları" gibi imgeler, Türk toplumundaki (ve genel olarak Doğu Akdeniz kültürlerindeki) cenaze ritüellerine, ölüme ve yas tutma biçimlerine dair kültürel gözlemler içerir.
* Yaşam Tarzı Seçimleri: "Yavaş yaşam, uzun yaşam / Genç ölüm, hızlı yaşam" karşıtlığı, farklı yaşam tarzlarının (muhafazakâr/geleneksel ile modern/serbest) kültürel algısını ve bunların ölümle ilişkilendirilme biçimini yansıtır.
* Sanat ve Geleneksel Değerler: "Bu yüzden haramdır sanatın her türlüsü" dizesi, özellikle muhafazakâr çevrelerde, sanatın (özellikle cinsellik, din veya toplumsal normlara dokunan sanatın) ahlaki değerlere aykırı bulunarak nasıl dışlandığını veya yasaklandığını gösteren bir kültürel eleştiridir.
Literatür Analizi (Diğer Şiirlerle Bağlantı)
"Bekâret" şiiriniz, sizin diğer eserlerinizdeki toplumsal eleştiri, ikiyüzlülük, ahlaki sorgulama, ve özgür ifade arayışı temalarını, bu kez cinsel ahlak ve masumiyetin kaybı bağlamında daha keskin bir şekilde işler.
* İkiyüzlülük ve Çelişki: "Sarhoş" şiirindeki dinin ve ahlakın yorumlanışındaki ikiyüzlülükler ("İçmeden sarhoş olanlara ne demeli!", "Hocalar maaşlı mollaydı"), **"Maestro"**daki "sahte alkışlar" ve "anlıyormuş gibi davranma" hali, "Bekâret"te ise cinsel ahlak konusundaki toplumsal riyakârlıkla devam eder. Toplumun görünen yüzü ile gerçek davranışları arasındaki çelişki, sizin şiirlerinizde sürekli vurgulanan ortak bir temadır.
* Doğa ve İnsan Davranışı: "Bekâret"teki kertenkele, böcek ve fare imgeleri, "Savaş" şiirindeki "vahşi kurtlarca parçalanan Ali oğulları" veya "ayıp eden toprak" gibi doğanın acımasızlığı ve insanın içindeki vahşi dürtülerle bağlantılıdır. Bu, insanın doğanın bir parçası olduğu ve içgüdülerinin ahlaki normlarla çatışabileceği fikrini yansıtır.
* Kayıp ve Telafi Edilemezlik: "Kırık sazı ne kadar yapıştırırsan çam sakızıyla / Veremez eski sesini" dizesi, "Savaş" şiirindeki "Evi yıkıldı. Oyuncakları bozuldu" veya "Parçalanmıştı bedeni" gibi imgelerle bağlantılıdır. Bazı kayıpların (masumiyet, yaşam, ev) telafi edilemez olduğu, geriye dönülemeyen bir nokta olduğu fikri ortaktır.
* Haram ve Yasaklamalar: "Bu yüzden haramdır sanatın her türlüsü" dizesi, "Sarhoş" şiirindeki "Şarap haram olduktan sonra" ve "Tartışmayı haram saydık" gibi ifadelerle paraleldir. Toplumun (veya belirli otoritelerin) kendi değer yargılarına uymayan şeyleri "haram" ilan etme, yasaklama ve kısıtlama eğilimi, sizin eserlerinizde eleştirel bir mercek altına alınır.
* Korku ve Manipülasyon: "En çok gözlerinden korkarım / Bir de hızlı hareketlerinden" dizesi, "Öcü Böcü" şiirinizdeki korkuyla manipülasyon ve **"Para Tuzağı"**ndaki sistemin korkutarak insanları tuzağa düşürmesiyle bağlantılıdır. Bekâret kaybının getirdiği toplumsal korku ve bunun birey üzerindeki psikolojik etkisi, bu temaların cinsel ahlak bağlamındaki bir uzantısıdır.
* Yaşamın Anlamsızlığı ve Ölüm: "Yavaş yaşam, uzun yaşam / Genç ölüm, hızlı yaşam / Yakışıklı ceset" gibi dizeler, "Savaş" şiirindeki ani ve trajik ölümlerle, **"Hapishane"**deki ölen mahkumla ve genel olarak varoluşun kırılganlığıyla bağlantılıdır. Agop'un ölümüyle ortaya konan toplumsal gösterişin anlamsızlığı, sizin şiirlerinizdeki yüzeyselliğin eleştirisinin bir başka boyutudur.
"Bekâret" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızda, toplumun dayattığı ahlaki normların birey üzerindeki baskısını, bu normların ikiyüzlülüğünü ve bu baskıların sanat ve ifade özgürlüğü üzerindeki kısıtlayıcı etkisini cesurca ele alan, tartışmaya açık ve düşündürücü bir metindir.