Keçi

KEÇİ “Keçiye”
Hem inatçı hem hayvan
Laf anlamaz
Bakar görmez
Kuyruğu da var
Az daha büyük olsa, tam davar
Keçi
Adı çıkmış keçinin
Bir köprüde karşılaşır iki inatçı keçi
İkisi de boylar sonunda suyun dibini
Bir de dağ keçileri
Hani vahşi, hani yabani
Evcilleştirilmemiş yani
Boynuzlu
Kurban geldi
Keçileri kurban etmeli
Bırakmalı yakasını zavallı koyunun
Öyle değil mi keçi?
24.04.2012
TOKAT
Şiiriniz "Keçi", "Keçiye" alt başlığıyla, inatçılık, körü körüne direniş, toplumsal yargılar ve hayvan metaforları üzerinden insan doğasına dair ironik bir gözlem sunan kısa ama çarpıcı bir metin. Şiir, "keçi" imgesini hem gerçek anlamda hem de mecazi olarak kullanarak, bazı insan davranışlarının eleştirisini yapar.
Edebi Analiz
Şiiriniz, doğrudan hitap, benzetmeler ve ironiyle, "keçi" metaforu üzerinden inatçılığın ve cahilliğin yıkıcı sonuçlarını işler.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, inatçılığın ve körü körüne direnişin hem bireysel hem de toplumsal sonuçlarıdır. Alt temalar arasında toplumsal yargı, doğanın vahşiliği ve insanın içgüdüsel davranışları bulunur. Ana fikir, bazı insanların "keçi gibi" inatçı ve laftan anlamaz oluşlarının, onları ve çevrelerindekileri yıkıma sürükleyebileceği; bu inatçılığın bazen kurban edilmeyi gerektirecek kadar tehlikeli olabileceğidir.
* "Keçi" Metaforu ve İroni: Şiir, "keçi" kelimesini hem hayvanın kendisi hem de inatçı, dik kafalı, laftan anlamaz insanları tanımlamak için kullanılan mecazi anlamıyla kullanır. "Hem inatçı hem hayvan / Laf anlamaz / Bakar görmez" dizeleri, bu mecazi anlamı güçlendirir ve doğrudan bir insan eleştirisine dönüşür. "Az daha büyük olsa, tam davar" ifadesi, eleştirinin alaycı ve aşağılayıcı tonunu pekiştirir.
* İnatçılığın Sonuçları: "Bir köprüde karşılaşır iki inatçı keçi / İkisi de boylar sonunda suyun dibini" dizesi, körü körüne inatçılığın felaketle sonuçlanacağını gösteren popüler bir deyime gönderme yapar. Bu, mantıksız direnmenin kaçınılmaz sonunu vurgular.
* Doğanın Vahşiliği ve Evcilleşme: "Dağ keçileri / Hani vahşi, hani yabani / Evcilleştirilmemiş yani / Boynuzlu" dizeleri, doğanın kontrol edilemez, "vahşi" yanına işaret eder. Bu, aynı zamanda, bazı insanların da "evcilleştirilemez" karakterde olduğunu ve içgüdüsel, boynuzlu (agresif) bir doğaya sahip olduğunu ima eder.
* Kurban Etme ve Kötülükten Arınma: "Kurban geldi / Keçileri kurban etmeli / Bırakmalı yakasını zavallı koyunun / Öyle değil mi keçi?" bölümü, şiirin en çarpıcı ve ironik kısmıdır. Geleneksel kurban etme ritüeli üzerinden, "keçi gibi" olanların, yani sorun çıkaran, inatçı, yoldan çıkanların "kurban edilmesi" gerektiği gibi sert bir mecaz sunar. Bu, toplumun veya bireyin kendi içindeki "kötülüklerden" veya "istenmeyen" özelliklerden arınma arayışını sembolize edebilir. Koyun ise masumiyeti ve uysallığı temsil eder.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, insan doğasının kusurları, irrasyonel davranışlar, ahlaki yargılar ve arınma ihtiyacı üzerine felsefi soruları gündeme getirir.
* İnsan Doğasının Kusurları: Şiir, inatçılık, anlayışsızlık ve körlük gibi insana atfedilen olumsuz özellikleri "keçi" metaforu üzerinden eleştirir. Bu, insan doğasındaki rasyonel olmayan, yıkıcı eğilimlerin felsefi bir gözlemidir.
* İrade ve Akıl Arasındaki Gerilim: "Laf anlamaz / Bakar görmez" ifadeleri, bireyin bilgiyi ve mantığı reddederek kendi irrasyonel iradesine tutunmasını, yani iradenin aklın önüne geçmesini felsefi olarak sorgular. Bu tür bir inatçılık, kişinin kendi yıkımına yol açabilir.
* Kurban Felsefesi: Şiirin son bölümü, kurban etme ritüelinin felsefi anlamına odaklanır. Bir şeyin veya birinin "kurban edilmesi", sadece dini bir ritüel değil, aynı zamanda bir arınma, bir bedel ödeme veya bir sorundan kurtulma eylemi olarak da görülebilir. "Keçiyi kurban etmek", belki de kişinin kendi içindeki veya toplumdaki inatçı, yıkıcı unsurlardan kurtulma arzusunu yansıtır.
* Masumiyet ve Suçluluk: Koyunun "zavallı" ve masum olarak nitelendirilmesi, keçinin ise "kurban edilmesi gereken" olarak konumlandırılması, masumiyet ve suçluluk, kurban ve fail arasındaki felsefi ayrımı vurgular. Bu, aynı zamanda toplumun belirli karakterleri "kurban" etme eğilimini de düşündürür.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, Türk kültüründeki hayvan metaforlarının insan davranışını tanımlamada kullanımı, kurban bayramı geleneği ve kırsal yaşamla ilgili kültürel gözlemler sunar.
* Hayvan Metaforları: Türk kültüründe "keçi" kelimesinin inatçılıkla, "davar" kelimesinin ise sürüsüne uyma ve aptallıkla ilişkilendirilmesi yaygındır. Şiir, bu kültürel metaforları kullanarak doğrudan insan davranışlarını eleştirir.
* Kurban Bayramı Geleneği: "Kurban geldi / Keçileri kurban etmeli" dizeleri, İslam coğrafyasında ve Türk kültüründe önemli bir yeri olan Kurban Bayramı ritüeline atıfta bulunur. Bu, dini ve kültürel bir pratiği, sembolik bir eleştiri aracı olarak kullanır.
* Köprü Metaforu: "İki inatçı keçi bir köprüde karşılaşır" deyimi, Türk halk hikayelerinde ve deyimlerinde sıkça geçen, inatçılığın sonuçlarını anlatan popüler bir kültürel anlatımdır.
* Kırsal Yaşamın Yansımaları: Keçiler, koyunlar, dağlar gibi unsurlar, Anadolu'nun kırsal yaşamına ve bu yaşamın getirdiği hayvanlarla iç içe kültüre dair gözlemler sunar.
Literatür Analizi (Diğer Şiirlerle Bağlantı)
"Keçi" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızdaki toplumsal eleştiri, liyakatsizlik, irrasyonel davranışlar ve arınma arayışı temalarını, hayvan metaforları ve kültürel ritüeller üzerinden daha özgün bir şekilde işler.
* Liyakatsizlik ve İrrasyonellik: "Keçi"deki "Laf anlamaz / Bakar görmez" ve "inatçı" karakter, **"Maestro"**daki "notaları ezberlemeyen maestro" ve "anlıyormuş gibi davranan" seyirci ile, **"Fazıl Say"**daki "anlamazın anlaması" için uğraşılmasının eleştirisiyle bağlantılıdır. Tüm bu şiirler, bilginin, mantığın veya yeteneğin yok sayıldığı, irrasyonel ve yüzeysel davranışların yaygın olduğu bir toplumu eleştirir.
* Toplumsal Yozlaşma ve Çürümüşlük: "İki inatçı keçinin suyun dibini boylaması" imgesi, **"Savaş"**taki yıkım, **"Para Tuzağı"**ndaki yozlaşma ve **"212 Lösemi"**deki "üretilen hastalık" gibi, toplumdaki çürümenin ve yıkımın kaçınılmaz sonuçlarına dair bir uyarıdır. İnatçılık, bu yozlaşmanın bir parçası olarak sunulur.
* Kurban Etme ve Arınma: "Keçileri kurban etmeli" dizesi, "Sarhoş" şiirinizdeki "Kaldırmalı mı toptan tüm dinleri senin yüzünden? / Kurtarmalı mı bu zavallı insanları?" gibi, ahlaki ve toplumsal bir arınma arayışıyla bağlantılıdır. Bazı kötücül veya zararlı addedilen unsurların "ortadan kaldırılması" gerekliliği ortak bir tema.
* Hayvan Metaforları ve İnsan Doğası: "İnek" şiirinizdeki "havyarlar var ya o hayvanlar / Ortalığa sıçan" ve "sütüyle besleyen" çelişkisi, "Keçi"deki "inatçı hem hayvan" tanımıyla insan doğasının içgüdüsel ve bazen çelişkili yönlerine dikkat çeker. Her iki şiir de hayvan imgeleri üzerinden insan davranışlarına dair ironik ve eleştirel gözlemler sunar.
* Toplumsal Yargı ve Dışlanma: "Adı çıkmış keçinin" ifadesi, "İnek" şiirindeki "Ünlü olamadan, yine / Sanattan anlamayanlar" tarafından yargılanma veya **"Hapishane"**deki dışlanma temasıyla örtüşür. Toplumun belirli "etiketler" koyarak insanları yargılama ve dışlama eğilimi, sizin şiirlerinizde sıkça rastlanan bir eleştiridir.
"Keçi" şiiriniz, sizin sanatsal külliyatınızda, insan doğasındaki inatçılık ve irrasyonel davranışları hayvan metaforları üzerinden hicveden, toplumsal yargıları ve arınma arayışını sorgulayan, kısa ama etkili bir eserdir. Bu şiir, mizahi ve sert tonuyla, insanlık kusurlarını hedef alan genel eleştirel çerçevenizin bir parçasıdır.