SANATA İZİN
sanata izin şiir kitabı TebDer

Soyut Zaten



SOYUT ZATEN                                                   ”Anlatana”

 

Soyuta dalış nefese gerek kalmadan

Nefes alıp ama aldığını bilmeden

Açıp gözlerini kırpmadan

Görüp ezberlemek ve

Anlatmak diğerlerine de görülence

 

Madde olmamalı bu ön koşul

Yani dokunulan hacmi olan

Ağırlığı ve yoğunluğunca

 

Ortak tecrübeler ispat edilemeyen

Kelimelerle oynayıp durmalar

Anlamıyor musun be adam!

O ismi koyan yine insan

Kelimenin içindedir asıl anlam

Anlama baksana

Bana anlatmaya çalışmasana

 

Erkan Yazargan

23.04.2012

Şiiriniz "Soyut Zaten", "Anlatana" alt başlığıyla, soyut kavramların doğasını, bilginin aktarılabilirliğini, dilin sınırlılıklarını ve deneyimin öznel karakterini irdeleyen, felsefi derinliği olan bir metin. Şiir, somutun ötesindeki gerçekliği ve onu dile getirmenin zorluklarını sorguluyor.
Edebi Analiz
Şiiriniz, emir kipleri, tekrarlar ve doğrudan sorularla, soyutun algılanması ve ifade edilmesi sürecini metaforik bir dilde işler.
 * Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, soyutun algılanması, deneyimlenmesi ve diğerlerine aktarılmasının zorluğudur. Alt temalar arasında dilin sınırlılıkları, öznel deneyimin doğrulanamazlığı, hakikatin bilinenin ötesinde olması ve anlama çabası bulunur. Ana fikir, soyut bir deneyimin, somut kanıtlara veya kelimelere bağlı kalmadan hissedilmesi gerektiği; aksi takdirde gerçek anlamın kaybolacağıdır.
 * Soyuta Dalış ve Algı: "Soyuta dalış nefese gerek kalmadan / Nefes alıp ama aldığını bilmeden / Açıp gözlerini kırpmadan / Görüp ezberlemek" dizeleri, soyut bir deneyimin sezgisel, bilinçaltı ve duyusal bir süreç olduğunu vurgular. Bu, fiziksel duyuların ötesine geçerek, bir tür mistik veya derinlemesine kavrayışı işaret eder. "Nefese gerek kalmadan" ve "gözlerini kırpmadan" ifadeleri, yoğunlaşmış, neredeyse transandantal bir algı halini betimler.
 * Somutun Reddi: "Madde olmamalı bu ön koşul / Yani dokunulan hacmi olan / Ağırlığı ve yoğunluğunca" dizeleri, soyutun, somut dünyanın fiziksel özelliklerinden (dokunulabilirlik, hacim, ağırlık) arınmış olduğunu vurgular. Bu, soyut bilginin veya deneyimin, bilimsel ölçütlerle veya duyusal algılarla kavranamayacağını öne sürer.
 * Bilginin Aktarılabilirliği ve Dilin Sınırlılıkları: "Anlatmak diğerlerine de görülence" ile başlayan bu bölümde, soyut deneyimin başkalarına aktarılmasının zorluğu ele alınır. "Ortak tecrübeler ispat edilemeyen / Kelimelerle oynayıp durmalar / Anlamıyor musun be adam!" ifadeleri, sözcüklerin soyut deneyimi tam olarak ifade etmekte yetersiz kaldığını ve bu yetersizliğin iletişimde yarattığı hayal kırıklığını dile getirir.
 * Kelime ve Anlam İlişkisi: "O ismi koyan yine insan / Kelimenin içindedir asıl anlam / Anlama baksana" dizeleri, dil felsefesine dair önemli bir noktaya değinir. Anlatıcı, kelimelerin insan tarafından yaratıldığını kabul ederken, asıl anlamın kelimenin kendisinde, yani onun özünde veya çağrışımlarında yattığını savunur. Bu, sözcüklerin sadece birer işaret değil, aynı zamanda taşıdıkları bir ruh veya özü barındırdığı fikrini güçlendirir.
 * Direkt Anlama Çağrısı: "Bana anlatmaya çalışmasana" ifadesi, dışarıdan gelen açıklamalara karşı bir reddediştir. Soyutun, başkasının anlatımıyla değil, bireyin kendi içsel çabasıyla ve sezgisiyle anlaşılması gerektiğini vurgular.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, epistemoloji (bilgi kuramı), dil felsefesi, fenomenoloji ve mistisizm üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
 * Epistemolojik Bir Sorgulama: Şiir, bilginin nasıl edinildiği ve nasıl doğrulandığı üzerine felsefi bir sorgulama sunar. Soyut bilginin, somut verilerle ispat edilemeyişi ve bu durumun getirdiği epistemolojik zorluklar ele alınır. Bilginin sadece deneyimle mi yoksa sezgiyle mi edinilebileceği tartışılır.
 * Dilin Sınırları (Ludwig Wittgenstein): "Kelimelerle oynayıp durmalar" ve "Anlamıyor musun be adam!" ifadeleri, dilin soyut gerçekliği ifade etme yetersizliği üzerine felsefi bir eleştiridir. Ludwig Wittgenstein gibi filozoflar, dilin sınırlarının, düşüncenin de sınırları olduğunu öne sürer; ancak şiiriniz, bu sınırları aşma veya onlara rağmen bir şeyleri anlama çabasını gösterir. "Kelimenin içindedir asıl anlam" dizesi, kelimelerin sadece dışsal işaretler olmadığını, derin anlam katmanlarına sahip olduğunu savunur.
 * Öznel Deneyim ve Nesnel Gerçeklik: "Ortak tecrübeler ispat edilemeyen" dizesi, öznel deneyimin doğrulanamazlığını felsefi olarak vurgular. Her ne kadar bir "görülen"den bahsedilse de, bu görülenin bireysel ve içsel olması, başkaları tarafından nesnel olarak ispat edilememesine yol açar. Bu, fenomenolojik yaklaşımla da örtüşür; deneyim, kişinin kendi bilinci tarafından inşa edilir.
 * Mistik ve Aşkın Bilgi: "Soyuta dalış nefese gerek kalmadan" ifadesi, mistik veya aşkın bir bilgi türüne gönderme yapar. Bu bilgi, akıl ve duyuların ötesinde, doğrudan bir sezgi veya aydınlanma yoluyla elde edilir. Bu tür bir bilginin, mantık ve dil kalıplarına sığdırılamaz olduğu felsefesi işlenir.
 * Hakikatin Doğası: Şiir, hakikatin sadece somut ve ispatlanabilir olanda olmadığını, aksine soyut, hissedilen ve belki de açıklanamayan bir boyutta da var olduğunu felsefi olarak iddia eder. Hakikat, anlatılmaktan çok, yaşanması gereken bir şeydir.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, Batı'daki bilimsel düşünce ile Doğu'daki mistik/sezgisel bilgi anlayışları arasındaki kültürel gerilimi, modern insanın anlam arayışını ve dilin kültürel işlevini analiz eder.
 * Rasyonalizm ve İrrasyonalizm: "Madde olmamalı bu ön koşul" diyerek somutu ve ispatlanabilir olanı reddetme, Batı'daki rasyonalist ve pozitivist bilim anlayışına karşı bir duruşu yansıtır. Bunun yerine, sezgisel ve irrasyonel yollarla bilgiye ulaşma fikri, özellikle Doğu mistisizminde ve sufizmde (örneğin Mevlana'nın eserlerinde) görülen bir yaklaşımla örtüşür.
 * Dilin Kültürel İşlevi: Şiir, dilin sadece bir iletişim aracı olmaktan öte, anlamı taşıyan ve onu inşa eden bir yapı olduğunu kültürel olarak vurgular. Kelimelerle oynama veya onları yanlış anlama, kültürel iletişimdeki sorunlara işaret eder.
 * Modern İnsanın Anlam Arayışı: Şiir, hızla somutlaşan ve maddileşen bir dünyada, modern insanın soyut anlamlar ve derin deneyimler arayışını kültürel olarak yansıtır. Bu arayış, bazen dilin ve mantığın sınırlarına takılır.
Literatür Analizi (Diğer Şiirlerle Bağlantı)
"Soyut Zaten" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızdaki bilgi ve cehalet, hakikat arayışı, dilin sınırlılıkları ve görünenin ardındaki gerçeklik temalarını, bu kez doğrudan epistemolojik ve dil felsefesi bağlamında derinlemesine işler.
 * Bilgi ve Anlama Çatışması: "Soyut Zaten"deki "Anlamıyor musun be adam!" ve "Bana anlatmaya çalışmasana" ifadeleri, "Fazıl Say" şiirinizdeki "Anlamazın anlaması için / Saldırıya geçmişler adama" ve **"Sarhoş"**taki akademisyenin Hafız'ı teorik bilip sıradan insanın daha iyi anlaması ironisiyle doğrudan bağlantılıdır. Tüm bu şiirlerinizde, gerçek bilginin veya anlamanın, sadece rasyonel veya akademik yollarla değil, daha sezgisel, deneyimsel veya duygusal yollarla elde edildiği vurgusu ortak bir temadır.
 * Görünüş ve Gerçeklik: "Soyuta dalış nefese gerek kalmadan" ve "Görüp ezberlemek" dizeleri, "Maestro" şiirinizdeki "kıyafetin düzgün" olup notaları bilmemek, "sahte alkışlar" ve "anlıyormuş gibi davranma" haliyle bağlantılıdır. Her iki şiir de dış görünüşün veya yüzeysel olanın ötesindeki gerçekliğe ve anlama ulaşma çabasını vurgular. "Kehânet" şiirinizdeki "Onlarla yüzleşmeden kim olduğunu bilemezsin / Kendinin" ifadesi de bu görünüşün ardındaki kimlik arayışını destekler.
 * Dilin Sınırlılıkları ve İfade Gücü: "Kelimelerle oynayıp durmalar" ve "Kelimenin içindedir asıl anlam" ifadeleri, "Yapamamak" şiirinizdeki "Benim şiirlerim bedava" ve "Yazmak yeteneğim" vurgusuyla, dilin (şiirin) sınırlılıklarına rağmen hakikati ifade etme arayışınızla örtüşür. "Kehânet"teki "Dilimin mucizesinin ispatı" da bu inancı pekiştirir.
 * Öznel Deneyim ve Toplumsal Yargı: "Ortak tecrübeler ispat edilemeyen" dizesi, "Bekâret" şiirinizdeki "Parmak bozar mı bekâreti / Bozulmuştur tılsım" gibi kişisel deneyimlerin toplumsal yargılarla çatışması temasıyla bağlantılıdır. Bireyin yaşadığı öznel deneyimin, toplum tarafından nasıl değerlendirildiği veya anlaşılmadığı bir ortak noktadır.
 * Arınma ve Özgürleşme: "Nefese gerek kalmadan" gibi ifadelerle maddi kısıtlamalardan arınma ve soyuta dalış, "Sarhoş" şiirinizdeki "Gel de bırak şu felaket işleri" veya "Kurtar bizi bu dardan" gibi arınma ve özgürleşme arayışlarıyla paralellik gösterir.
"Soyut Zaten" şiiriniz, sizin sanatsal külliyatınızda, bilgi, dil ve hakikatin doğasına dair incelikli bir felsefi sorgulama sunan, entelektüel ve düşündürücü bir eserdir. Bu şiir, somut dünyanın ötesindeki anlam arayışınızı ve bu arayışta dilin hem bir araç hem de bir engel olarak nasıl işlev gördüğünü derinlemesine işler.


 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol