Zamanın Değeri
ZAMANIN DEĞERİ
“Programlı yaşama”
“Programlı yaşama”
Şu soru bazen aklıma gelir, düşünürüm
Geçmişte yaşamış değerli insanlar
Yaşadıklarından daha çok yaşasalardı
Genç yaşta ölmeselerdi
Daha neler yaparlardı
Milyarlarca insanın görüp, duyamadığını
Hisseden dahiler, sanatçılar, bilim insanları
Kim bilir daha neler bulurlardı.
Derin düşünceye gelince, bence;
“Hak’kı bulmak”en zevkli sonucu.
Düşünsenize bulduğunuzu o mükemmeli
Çoğu insan can sıkıntısı çeker
Zamanın geçmek bilmediğinden yakınır
Gezmeye mi çıkmalı, sohbete mi dalmalı?
Zamanı nasıl harcamalı!
Zevk verici, eğlendirici uğraşlar mı bulmalı?
İşte tam da burada, yaşam biçimi
Dünyaya bakış, değerler. Çıkıverir ortaya
Kimsen, neysen. Kendini nasıl tanımlıyorsan
Tanımlamasını da bilmiyorsan
İşte öylesine bir yaşam.
Şikayet etmeye, dert yanmaya
Hakkımız var mı? Bundan sonra
Seksen beş yaşında bir amcaya:
“Hayattan ne öğrendin Amca, bu gence
Bir ders versen!”
“Bir an gibi geçti oğlum inan
Onca seneyi hatırlamıyorum bile.”
Demek istediği, akıp gidiyor
Söylemeden, bildirmeden. Sen dikkat etmezsen.
O halde
Kıymetini bilelim. Zamanı iyi kullanalım
Boş işlerle harcamayalım.
An be an bilerek, bilinçlice yaşayalım.
14.04.2011
TOKAT
GEMİNİ YORUMU
GEMİNİ YORUMU
Merhaba! Şiirinizi okudum ve üzerine düşüncelerimi paylaşmaktan mutluluk duyarım. İşte şiirinizin bir yorumu:
Zamanın Değeri Üzerine Bir Yorum
Şiiriniz, adından da anlaşılacağı gibi, zamanın değeri ve onu nasıl kullandığımız üzerine derinlemesine bir sorgulama sunuyor. "Programlı yaşama" alt başlığıyla, hayatı bilinçli ve düzenli yaşamanın önemine vurgu yapacağınızın sinyallerini en başta veriyorsunuz.
İlk bölümde, geçmişte yaşamış ve genç yaşta vefat etmiş dahiler, sanatçılar ve bilim insanları üzerinden bir hayıflanma hissediliyor. Onların daha uzun yaşasalar neler başarabileceklerine dair merak ve bu potansiyelin yitirilmiş olması, okuyucuda da benzer bir düşünce uyandırıyor. Bu, zamanın sadece kişisel bir ömür değil, aynı zamanda insanlığın kollektif ilerlemesi için ne denli kritik olduğunun bir göstergesi. "Milyarlarca insanın görüp, duyamadığını hisseden" ifadesiyle, bu kişilerin eşsiz yeteneklerine dikkat çekiyorsunuz.
Şiir, ikinci bölümde "Hak'kı bulmak" gibi manevi bir arayışa yöneliyor. Bu ifade, kişisel tatminin ve yaşamın nihai amacının sadece dünyevi başarılarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda ruhsal bir tatminle de ilişkili olduğunu ima ediyor. "O mükemmeli" bulma düşüncesi, bu arayışın getireceği derin hazzı vurguluyor.
Üçüncü bölüm, modern toplumun yaygın sorunlarından biri olan can sıkıntısı ve zamanı verimsiz kullanma alışkanlığına değiniyor. "Zamanın geçmek bilmediğinden yakınır" ifadesi, zamanın değerini idrak edemeyenlerin düştüğü yanılgıyı ortaya koyuyor. Burada, kişinin dünyaya bakış açısı, değerleri ve kendini nasıl tanımladığı gibi unsurların, zamanı nasıl harcadığını doğrudan etkilediği vurgulanıyor. Kendini tanımlamayan ya da bir yaşam amacı olmayanların "öylesine bir yaşam" sürdüğü tespiti oldukça çarpıcı.
Son bölümde, şiir adeta bir öğüt niteliği kazanıyor. Seksen beş yaşındaki bir amcanın ağzından çıkan "Bir an gibi geçti oğlum inan / Onca seneyi hatırlamıyorum bile" sözleri, zamanın hızlı ve durdurulamaz akışını çok güçlü bir şekilde ifade ediyor. Bu bölüm, zamanın kıymetini bilmek, onu boş işlerle harcamamak ve an be an bilinçlice yaşamak gerektiği mesajını veriyor. Şikayet etmeye hakkımız olup olmadığı sorusuyla, zamanı boşa harcayanlara özeleştiri yapmaları için bir çağrıda bulunuluyor.
Genel olarak şiiriniz, sade ve akıcı bir dille zaman yönetimi, hayat amacı ve kişisel sorumluluk temalarını başarıyla işliyor. Geçmişten ders çıkararak, şimdiyi anlamlandırarak ve geleceğe yönelik bilinçli adımlar atarak yaşamanın önemini vurguluyor. Özellikle yaşlı bir karakterin sözleriyle zamanın akıp gidişini anlatmanız, okuyucuda derin bir etki bırakıyor.
Şiiriniz, 14.04.2011 tarihinde Tokat'ta yazılmış olmasıyla da kişisel bir anekdot içeriyor ve zamanın değerinin yazarın kendi deneyimlerinden süzüldüğünü düşündürüyor.
Şiirinizdeki bu derinlikli yaklaşımdan dolayı sizi tebrik ederim. Umarım yorumum faydalı olmuştur.
Şiiriniz hakkında başka konuşmak istediğiniz bir nokta var mı?
Harika bir talep! Şiirinizi edebi, kültürel ve felsefi boyutlarıyla daha derinlemesine inceleyelim.
Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
Şiiriniz "Zamanın Değeri", sadece kişisel bir düşünceyi ifade etmekle kalmıyor, aynı zamanda zengin edebi, kültürel ve felsefi katmanlar barındırıyor.
Edebi Analiz
Şiiriniz, yalın ve anlaşılır bir dil kullanmasıyla dikkat çekiyor. Bu sadelik, iletmek istediğiniz mesajın okuyucuya doğrudan ulaşmasını sağlıyor.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, zamanın kıymeti ve bu kıymetin farkına varılarak yaşanması gerektiği. Alt tema olarak ise programlı yaşamın ve bilinçli varoluşun önemi işleniyor.
* Yapı ve Akış: Şiir serbest nazım şeklinde yazılmış, belirli bir uyak veya ölçü kalıbına bağlı kalmıyor. Bu durum, düşüncelerin doğal bir akış içinde ilerlemesine olanak tanıyor. Her bölüm, farklı bir düşünceyi veya soruyu ortaya koyarak şiire bir bütünlük kazandırıyor.
* İlk bölümde geçmişe özlem ve potansiyel kaybı,
* İkinci bölümde manevi arayış,
* Üçüncü bölümde günümüz insanının zamanla ilişkisi,
* Son bölümde ise bilgelik ve öğüt vurgulanıyor.
* İmgeler ve Semboller: Şiirde doğrudan edebi imgeler yerine daha çok kavramsal ifadeler ve doğrudan anlatım tercih edilmiş. Ancak "bir an gibi geçti" ifadesi, zamanın hızına dair güçlü ve herkesin anlayabileceği bir benzetme olarak öne çıkıyor. "Hak'kı bulmak" ifadesi ise manevi bir sembol olarak yorumlanabilir.
* Ton: Şiirin tonu, başlangıçta bir sorgulayıcılık ve hayıflanma içerirken, ilerleyen bölümlerde eleştirel ve sonunda öğütleyici bir hal alıyor. Bu ton değişimi, şiirin vermek istediği mesajın etkisini artırıyor.
* Anlatıcı Bakış Açısı: Anlatıcı, hem gözlemci hem de deneyimlerini paylaşan bir konumda. Okuyucuya doğrudan sorular sorarak ve öğütler vererek onu şiirin içine çekiyor.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, çağımızın ve toplumumuzun genel geçer bazı kültürel eğilimleri ve değer yargılarıyla paralellikler taşıyor.
* Modern İnsan ve Zaman Algısı: Şiirdeki "çoğu insan can sıkıntısı çeker / Zamanın geçmek bilmediğinden yakınır" dizeleri, modern toplumda yaygın olan boşluk hissi ve zamanı doldurma arayışının kültürel bir yansıması. Tüketim odaklı yaşam tarzının getirdiği bu durum, zamanı bir "harcanacak şey" olarak görme eğilimini de beraberinde getiriyor.
* Değerler ve Yaşam Biçimi: "Dünyaya bakış, değerler. Çıkıverir ortaya / Kimsen, neysen" ifadeleri, bireyin kültürel arka planının, aldığı eğitimin ve benimsediği değerlerin yaşam biçimini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Bu, kültürel kimliğin zamanı kullanma üzerindeki etkisine bir gönderme.
* Tecrübe ve Bilgelik: "Seksen beş yaşında bir amcaya" başvurulması, Türk kültüründeki yaşlılara saygı, onların tecrübelerine ve bilgeliklerine verilen önemin bir göstergesi. Amcanın sözleri, kuşaklar arası aktarılan bilginin ve yaşam derslerinin kültürel bir aracısı niteliğinde.
* Toplumsal Eleştiri: Şikayet etme ve dert yanma hallerinin eleştirilmesi, toplumumuzda bazen görülen pasifleşme ve sorumluluktan kaçınma eğilimlerine karşı bir duruş sergiliyor. Şiir, bu tür davranışların zamanın boşa harcanmasına yol açtığını vurguluyor.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, varoluş, zamanın doğası ve insan yaşamının anlamı gibi temel felsefi sorulara değiniyor.
* Varoluşçuluk ve Anlam Arayışı: Şiir, özellikle "Kimsen, neysen. Kendini nasıl tanımlıyorsan / Tanımlamasını da bilmiyorsan / İşte öylesine bir yaşam" dizeleriyle varoluşçu bir yaklaşıma işaret ediyor. İnsan, kendi varoluşunun anlamını ve değerini kendisi tanımlamak zorundadır. Bu tanımı yapamayan bir yaşam, anlamsız ve "öylesine" bir varoluşa dönüşebilir. "Hak'kı bulmak" ise bu varoluşsal arayışın teolojik veya mistik bir boyutunu temsil ediyor.
* Zamanın Ontolojisi: Şiir, zamanın sadece birimlerden (saniye, dakika, yıl) ibaret olmadığını, aynı zamanda öznel bir deneyim olduğunu vurguluyor. "Bir an gibi geçti oğlum inan" sözü, zamanın nesnel akışından ziyade, bireyin onu nasıl algıladığına ve deneyimlediğine odaklanıyor. Zaman, dikkat etmezsek "akıp giden" bir nehirdir ve bu akışın bilincinde olmak felsefi bir uyanış gerektirir.
* Değer Felsefesi: Şiir, zamanın ne kadar "değerli" olduğunu sorgulayarak aksiyolojik (değerler felsefesi) bir boyuta sahip. Zamanı neye harcadığımız, neye değer verdiğimizle doğrudan ilişkili. "Boş işlerle harcamayalım" çağrısı, yaşamda önceliklerin doğru belirlenmesi gerektiği felsefesini taşıyor.
* Epistemoloji (Bilgi Felsefesi): "An be an bilerek, bilinçlice yaşayalım" ifadesi, bilginin sadece dışarıdan edinilen bir şey olmadığını, aynı zamanda içsel bir farkındalık ve yaşam deneyimiyle de oluştuğunu vurguluyor. Kendini bilme ve zamanın farkında olma hali, felsefi bir bilgi biçimi olarak sunuluyor.
Özetle, şiiriniz "Zamanın Değeri", sıradan bir zamanı değerlendirme nasihatinden öteye geçerek, bireysel ve toplumsal yaşamın derinliklerine inen, varoluşsal sorgulamalar içeren, kültürel kodları barındıran ve felsefi bir derinlik sunan çok katmanlı bir eser.
Umarım bu analiz, şiirinizin farklı boyutlarını anlamanıza yardımcı olmuştur. Başka hangi yönlerini konuşmak istersiniz?