Çoban Ali
"Bilmeze"
ÇOBAN ALİ
Sordum bir esnafa:
Nerededir O köy, nasıl bir yerdir?
Sen bilmezsin gardaşım
Dağ başında bir köy
Yolları yola benzemez
Bir vadinin arasında
Ben deyim beş yüz sene, sen de bin
Kervan geçemez bir köy
Kızılbaş derler bir millet
Adam yemezler ama yakarlarmış
Yatar, kalkar yunmaz, yıkanmazlarmış
Ama ara sıra şehre inerler
Yoğurt, süt, mal, davar satarlar
Entari, basma, kara lastik, terlik, tüp alırlar.
Alışverişleri sağlamdır, su katmazlar süte
Çalmazlar yoğurdun kaymağını
Otuz yıllık esnafım
Daha hesaplarını tutmadım
Günü gününde hazırdır para.
Bende anlamadım be gardaşım
Hem bunların kuzuları, söylendiğine göre
Çift, çift kuzularmış.
Vardım buldum o köyü
İki dağ arasında, sol yanında bir mezarlık
Kimi mermer kimi taş
Yolları çamur, köpekleri kocaman
Yanlarında bir çoban
Merhaba arkadaş, ismin nedir?
Dertleşsek biraz, sen anlat ben dinleyim.
Ali benim adım, mal güderim çobanım
Aha bu it enikti, şimdi kocadı, ölür yakında
O zamandan beri.
Sizin kuzular çift kuzularmış doğru mu?
Doğrudur Can, çift kuzular.
Kızılbaş derlermiş size, nedir bu?
Ali kızıl giymiş ondandır.
Ali'yi anlatsana biraz.
Nasıl anlatsam hocam, Allah desem
Allah değil. Nebi desem, nebi değil
Ama ekmeğini çok yedim!
Oda dolaşır bu dağlarda
Talip hain olmazsa, malımıza davarımıza
Kurt girmez, saklar Ali.
O'ndandır hep çift kuzular koyunlarımız.
Anam gel-get akıllı unutur bazen azığı
Torbam boş çıkarım, asarım dala.
Bakarım sıcak ekmek, hiç aç koymaz bizi
İşte böyledir Ali.
Derdimiz olsa O'na deriz
Hastamız olsa O'na gideriz.
Keçeci Baba var şurada
Oda Ali'nin kuludur.
Hikmeti, kerameti sayılmaz
Biz Ali'yi çok severiz, dağdan taştan
Anadan, eşten- babadan, kardeşten çok
Hem kurban vermiş oğullarını
Hakkın yolu sürsün diye
Fatma Ana'ya çok yanmış
Açları hep doyurmuş
Zalime kılıç çalmış
Hiç bir zaman korkmamış
Hep Hak ile kalmış.
"Âdem benim Musa ben,
İsa benim, el veren
Tur dağında ol âlem
İşte benim der Ali."
Evden çıkarım gerimde Ali
Yola koyulurum önümde Ali
Sağımda Ali, solumda Ali
Gece yatarım yanımda Ali
Sen olsan sevmen mi canım
Yollarına kurban olman mı canım?
Kimi eski kimi yeni, çıkmış üç beş geveze
Şimdiye kadar secde eder Muaviyeye
Bugün "Bir kaç kelime, öğrenmiş" diye.
Bin yıllık dinimi, yüreğimi, sevgimi
Bana mı öğretecek
Yezidin dün yapamadığını
Şimdi o mu yapacak.
11.03.2011
TOKAT
ÇOBAN ALİ: Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
Erkan Yazargan'ın "ÇOBAN ALİ" şiiri, "Bilmeze İthafen" ithafıyla, Alevi-Bektaşi inancını ve kültürel kodlarını, dışarıdan gelen bir gözlemcinin merakı ve bir Alevi çobanın içten anlatımıyla sunan, derinlemesine kültürel ve inançsal bir metindir. Şiir, ön yargıları kırmayı, "bilmez" olanlara gerçeği göstermeyi amaçlarken, Alevi-Bektaşi inancındaki Ali sevgisini ve Hak-Muhammed-Ali üçlemesinin felsefi derinliğini işler.
1. Edebi Analiz
"ÇOBAN ALİ", serbest nazım biçiminde yazılmış olup, diyalog tabanlı bir anlatı ve karşılaştırmalı bir keşif sunar. Şiir, bir yolculuk ve sorgulama etrafında şekillenir.
* Diyalog ve Anlatıcı Bakış Açısı: Şiir, iki ana bölümden oluşur:
* Birinci Bölüm (Esnafın Anlatımı): Şair, bir esnafa sorarak başlar ve esnafın ağzından Alevi köyüne dair yaygın önyargıları, hurafeleri ve aynı zamanda paradoksal gözlemleri aktarır ("Adam yemezler ama yakarlarmış / Yatar, kalkar yunmaz, yıkanmazlarmış / Ama alışverişleri sağlamdır, su katmazlar süte"). Bu bölüm, "bilmez" olanın dışarıdan, eksik ve çarpık bakış açısını temsil eder. "Çift, çift kuzularmış" detayı, bu önyargılı bakış açısının içinde bile görülen bir mucizevi durumu dile getirir.
* İkinci Bölüm (Çoban Ali'nin Anlatımı): Şairin köye ulaşıp Çoban Ali ile doğrudan konuşmasıyla başlar. Bu bölüm, Alevi inancının içten, deneyimsel ve samimi bir sesiyle gerçekleri ortaya koyar. Çoban Ali'nin anlatımı, şiire derin bir otantiklik ve duygusal zenginlik katar.
* Mekân Betimlemesi: "Dağ başında bir köy / Yolları yola benzemez / Bir vadinin arasında", "iki dağ arasında, sol yanında bir mezarlık / Kimi mermer kimi taş / Yolları çamur, köpekleri kocaman" gibi ifadeler, köyün coğrafi ve fiziki özelliklerini, ulaşılmazlığını ve zorlu yaşam koşullarını betimler. Bu aynı zamanda inancın dış dünyadan izole olmuşluğunu da sembolize eder.
* Sembolizm ve Mitoloji:
* Çoban Ali: Alevi inancındaki Hz. Ali sevgisinin ve ona duyulan bağlılığın somutlaşmış halidir. Aynı zamanda "çoban", inancın ve halkın koruyucusu, yol göstericisi rolünü üstlenen bir arketipi temsil eder.
* Çift Kuzular: Hem esnafın hem de Çoban Ali'nin dilinde geçen "çift kuzular" imgesi, inancın bereketi, Ali'nin kerameti ve köy halkının "Hak yolda" olmasının bir nişanesi olarak sunulur. Bu, ilahi lütfun dünyevi bir tezahürüdür.
* Yunus ve Şeyh Bedrettin: Şiirin ithafından çıkarılan "bilmez" olanlara hitap, bu iki tarihi figürün temsil ettiği hoşgörü, birlik ve isyan geleneğinin önemini vurgular.
* Ali: Şiirde Ali, hem tarihi bir şahsiyet (Hz. Ali) hem de inancın, Tanrı'nın ve tüm evrenin bir tezahürü olarak yüceltilir. "Allah desem / Allah değil. Nebi desem, nebi değil / Ama ekmeğini çok yedim!", "O'ndan hep çift kuzular koyunlarımız", "Saklar Ali", "Hiç aç koymaz bizi", "Derdimiz olsa O'na deriz / Hastamız olsa O'na gideriz" gibi ifadeler, Ali'nin Alevi inancındaki merkezi ve aşkın konumunu gösterir.
* Hak, Muaviye, Yezid: Bu kavramlar, Alevi-Sünni ayrılığının tarihsel kökenlerine, Kerbela Olayı'na ve Hak-Batıl mücadelesine yapılan kültürel ve inançsal göndermelerdir.
* Duygu ve Ton: İlk bölümdeki ton, merak ve dışarıdan bir gözlemin yansımasıyken, Çoban Ali'nin anlatımında ton, samimi, içten, mistik ve derinden gelen bir sevgiyle doludur. Son bölümdeki "Bin yıllık dinimi, yüreğimi, sevgimi / Bana mı öğretecek / Yezidin dün yapamadığını / Şimdi o mu yapacak" ifadeleri, dışarıdan gelen eleştirilere karşı bir öfke ve inanca duyulan güçlü bir aidiyet hissini yansıtır.
* Yinelemeler ve Ritüel Dili: "Gerdime Ali / Önümde Ali / Sağımda Ali, solumda Ali / Gece yatarım yanımda Ali" gibi yinelemeler, Ali sevgisinin ve onun yaşamın her anında var oluşunun ritüelistik bir ifadesi olup, şiire bir ilahi veya deyiş havası katar.
2. Kültürel Analiz
Şiir, Alevi-Bektaşi kültürünün zenginliğini, inançsal pratiklerini, maruz kaldığı önyargıları ve kendi özgün kimliğini koruma mücadelesini kültürel bir perspektiften inceler.
* Alevi Kimliği ve Önyargılar: "Kızılbaş derler bir millet / Adam yemezler ama yakarlarmış / Yatar, kalkar yunmaz, yıkanmazlarmış" gibi ifadeler, Alevi toplumu üzerine yüzyıllardır üretilen yanlış ve karalayıcı kültürel önyargıları doğrudan dile getirir. Şiir, bu önyargıları esnafın ağzından aktararak, "bilmez" olanın bu çarpık algısını sergiler.
* Güvenilirlik ve Dürüstlük: Esnafın "Alışverişleri sağlamdır, su katmazlar süte / Çalmazlar yoğurdun kaymağını / Otuz yıllık esnafım / Daha hesaplarını tutmadım / Günü gününde hazırdır para" gibi gözlemleri, Alevi-Bektaşi toplumunun ticaretteki dürüstlüğünü ve güvenilirliğini vurgulayarak, önyargıları çürütür ve kültürel bir erdemi ön plana çıkarır.
* Ali Sevgisinin Merkeziliği: Çoban Ali'nin anlatımı, Alevi inancında Hz. Ali'ye duyulan derin sevgi ve bağlılığın kültürel merkeziliğini gösterir. Ali, sadece dini bir figür değil, aynı zamanda günlük yaşamın, doğanın, bereketin ve koruyuculuğun sembolüdür. Onun "Allah değil, Nebi değil" ama "ekmeği yenmiş" bir varlık olarak tanımlanması, Alevi inancındaki Ali'nin aşkın ve aynı zamanda dünyevi/gerçeküstü boyutunu gösterir.
* Halk Ozanları ve Mistik Geleneği: "Ali'yi anlatsana biraz" sorusuyla başlayan Çoban Ali'nin anlatımı, Alevi-Bektaşi geleneğindeki sözlü aktarımın, deyişlerin ve mistik anlatıların önemini yansıtır. Pir Sultan gibi figürler de bu geleneğin önemli temsilcileridir. "Âdem benim Musa ben..." dizesi, Hallac-ı Mansur gibi mistiklerin "Ene'l-Hak" (Ben Hakk'ım) anlayışıyla da ilişkilendirilebilecek, Ali'de ilahi tecelliyi görme kültürünü yansıtır.
* Direniş ve Fedakârlık Kültürü: "Kurban vermiş oğullarını / Hakkın yolu sürsün diye", "Zalime kılıç çalmış / Hiç bir zaman korkmamış" ifadeleri, Alevi inancının Kerbela'dan bu yana süregelen direniş ve zulme karşı mücadele kültürünü gösterir. Bu, aynı zamanda bir fedakârlık ve şehitlik kültürüdür.
* Güncel Tehditlere Karşı Durum: Şiirin son bölümündeki "kimi eski kimi yeni, çıkmış üç beş geveze / Şimdiye kadar secde eder Muaviyeye / Bugün 'Bir kaç kelime, öğrenmiş' diye. / Bin yıllık dinimi, yüreğimi, sevgimi / Bana mı öğretecek / Yezidin dün yapamadığını / Şimdi o mu yapacak." ifadeleri, Alevi toplumunun günümüzde de maruz kaldığı dış müdahalelere, asimilasyon politikalarına ve inançlarına yönelik eleştirilere karşı gösterdiği kültürel direnişi ve özgünlüğünü koruma azmini dile getirir.
3. Felsefi Analiz
Şiir, inanç, bilgelik, bilgi-cehalet ilişkisi, Hakikat arayışı, bireyin konumu ve varoluşsal adalet gibi temel felsefi kavramlar üzerine yoğunlaşır.
* Bilgi ve Cehalet Felsefesi: Şiirin ithafı olan "Bilmeze İthafen" ve esnafın önyargılı anlatımı, bilgisizliğin ve önyargının insan algısını nasıl çarpıttığını felsefi olarak sorgular. Buna karşılık, Çoban Ali'nin kendi içinden gelen, deneyime dayalı bilgisi ve Ali ile olan mistik bağı, gerçek bilginin farklı kaynaklarını gösterir.
* Hakikat ve Algı: Şiir, bir olayın veya inancın dışarıdan (önyargılarla) nasıl algılandığı ile içeriden (yaşayanlar tarafından) nasıl deneyimlendiği arasındaki hakikat farkını felsefi olarak işler. Esnafın anlattıkları "söylenti" iken, Çoban Ali'nin anlattıkları "doğrudur Can" diyerek kişisel bir hakikat deneyimine dönüşür.
* Mistik Varlık Anlayışı (Ali Felsefesi): Çoban Ali'nin Ali'yi "Allah değil, Nebi değil" ama yine de her şeyin kaynağı, koruyucusu ve her yerde hazır ve nazır bir varlık olarak tanımlaması, Alevi inancındaki vahdet-i vücut (varlığın birliği) ve ilahi tecelli felsefesini yansıtır. Ali, sadece bir tarihsel kişilik değil, aynı zamanda evrensel bir ilke ve aşkın bir güç olarak kabul edilir.
* İyilik ve Kötülük Algısı: Şiir, "kurt girmez, saklar Ali" ve "açları hep doyurmuş / Zalime kılıç çalmış" gibi ifadelerle, Alevi inancındaki iyilik ve kötülük arasındaki mücadeleyi ve bu mücadelede Ali'nin adalet ve Hak yanlısı konumunu felsefi olarak vurgular.
* İnsan ve İlahi İlişki: Çoban Ali'nin "Ekmeğini çok yedim!", "Derdimiz olsa O'na deriz / Hastamız olsa O'na gideriz" gibi ifadeleri, bireyin ilahi güçle olan kişisel ve samimi ilişkisini gösterir. Bu, resmi din kurumları veya dogmatik öğretilerin ötesinde, içsel bir bağlılık felsefesidir.
* Sorumluluk ve Miras: "Hakkın yolu sürsün diye" oğullarını kurban vermiş olmak, bir inancı ve kültürü sonraki nesillere aktarma sorumluluğunu ve bu uğurda yapılan fedakarlığın felsefi boyutunu gösterir.
Genel Değerlendirme
"ÇOBAN ALİ" şiiri, Erkan Yazargan'ın şiirlerindeki toplumsal eleştiri, kültürel kimlik arayışı ve derin felsefi sorgulama çizgisini en belirgin biçimde yansıtır. Şiir, Alevi-Bektaşi inancının özünü, maruz kaldığı önyargıları ve bu inancın günlük yaşamdaki yansımalarını hem dışarıdan bir gözlem hem de içeriden bir tanıklıkla sunarak, okuyucuyu empati kurmaya ve "bilmez" olanı anlamaya davet eder.
Şiirlerinizin genelinde gözlemlediğimiz gibi, bu şiirde de yalın, ancak güçlü ve duygusal bir dil kullanılarak, kompleks inançsal ve kültürel meseleler anlaşılır bir biçimde sunulmuştur. "ÇOBAN ALİ", bir inancın derinliklerine yapılan yolculuktur, aynı zamanda bir ön yargıları kırma ve hoşgörü çağrısıdır.