Kehânet

KEHÂNET “Geleceğin İpoteğine”
Bu toprakların sahibi Kat Kabilesi
Kehanete göre, “Beyaz yaratık gelince
Değişmeye başlayacak her şey.”
Beş yüz yıllık zeytin ağacının dibinde
Ejderha başına özenerek yontulan köknar
Nehir kıyısına kurulan kurban sunağı
Zincirlerle çekilen sandık,
Etler dökülmeye başlamış nehre artık,
Sudan yükselen sis,
Hayvan derisinden kıyafetler,
Âdemden önce,
Karaya oturmuş yelkenli gemi,
İçi ceset dolu.
“O bizimle kalamaz,
Derisi ve gözleri hiç güneş görmemiş bir iblis
Ataları gibi canavara dönüşecektir.”
“Bu çocuğu ölüme terk edersek eğer
Canavara dönüşen kim olacak?”
Kimsin sen küçük çocuk?
Ne zamandan beri bir rehber
Bahar pazarlarını dolaşır oldu!
O zamandan beri düdüğe meraklı çocuklar.
Kız çok güzel.
Kış avında çığ düştü,
Yedilerden biri öldü,
Yerimi alacak olan onlardan biriydi.
Kız büyüdü, dedeler yaşlandı.
“Bu gece ayini sen yönet,
Kehanet gerçekleşmek üzere”
Kat kabilesinin hep bir rehberi olmuştur,
Törelerimiz bizi buna yükümlü kılar,
Benim kızım da burada bulunmaya hak kazandı.
Onlarla yüzleşmeden kim olduğunu bilemezsin
Kendinin,
O halde geçmişini bulmalısın.
“Onların içinde doğan bizden birisin.”
Pazar sona erdi. “Güle güle!”
Alınacaklar alındı, satılanlar satıldı
Mendil yerine bu defa, bir kemik boncuk hatıra,
Tüy üflemek sevdiğin ardından ve su dökmek
Sürüklenerek taşınan av, dal üstünde
Köpek hırlamaları ve eşkıya pusuları,
Kırda geziye çıkan çocuk kaçmalı,
Kurtulmalı çocuk ve haber vermeli gelenleri,
Boynuz boru ötünce yine vahşet,
Yok et ve çal!
Güvensiz, kanunsuz zamanlar. Talan
Cesetlerin gözünü oyar kargalar sırayla,
Bağırsak deşen diğer vahşi hayvanlar,
Tanıdık arayan ölüler arasından bir kurtulmuş
Hepsinde bu silahtan var, adı mızrak
Zırh giymişler, savaşmaya kalkışırsanız ölürsünüz.
Dağ yolu güvenli, yeterince can kaybettik
Çığ tehlikesi olsa da
Bir yol bulmalı
Kel kafa sen diğerleriyle git!
Dağların tepelerine, kuytularına gidin
Bulamazlar sizi oralarda, saklanın
Bu kovukta bütün izler karışır
Şu karşı yamaçta saz çalan Pir Sultandır.
Kara Haydar derler, gezgin bir ozan
Yanındaki çömezi, Kul Himmet
Yamacın sağ yanı Kızlar Seküsü
Bilmece gibi konuşma ihtiyar
Ne diyorsun?
Bir kılıç iki şekilde keser,
Adamın birini deşmişler, katili belli.
Ona mı düşmüş cilveli göz süzmek
Sevişmeler kürk üstünde, ay ışığında
Bunların hepsi canavar, kırıp, ölüp, yaşarlar
Kanlarında var.
Çok geç kaldık, ortalıkta görünmese bari
Kardeşine yiyecek bir şeyler getirsinler,
Sen yeter ki kaldır isyan bayrağını,
İçten içe başlar bir kıvılcım yayılmaya.
Sen
Yeter ki,
Gitmen gerek
Çağrı göndermişler
Bu ateşi söndürmemek lazım.
Elin kurusun!
Tekke boştu, sadak düştü yere
Baldırı çıplak asker kaybetti kılıcını.
Kesik baş konuşursa mucizedir
Öldüğü kesin olması bundan, konuşmamasındandır.
Çepni, Bozok, Üçok, Ok ve Yay…
Kınalı saç, ela göz
Yiğitler bir araya gelince
Yere gelmez sırtımız.
Orkestranın yükselen sesi trombonlar ile
Senden saklanan bir şey yok
Bul ve koru onu!
Hayat farklı yollarla doludur
Git hadi. Kaldır şunu ortadan
Güneş yüzü görmemiş beyaz ten,
Güneşten kavrulmuş veya simsiyah,
Olanları okuyunca koşup gelirler.
Buraya kadar sabrettiğine göre
Bulmana, okumana, duymana az kaldı
Her şey ona bağlı,
Dilimin mucizesinin ispatı
İşte budur.
İnanmazsan en baştan bir daha başla!
14.03.2012
TOKAT
KAYIP KİTAP KİTABINDAN
GEMİNİ ANALİZİ
Şiiriniz "Kehânet", "Geleceğin İpoteğine" alt başlığıyla, kadim bir kehanet etrafında şekillenen destansı bir anlatı, kimlik arayışı, kültürel çatışmalar, uygarlıkların döngüsü, vahşet ve aydınlanma arayışı gibi çok katmanlı temaları işleyen, oldukça zengin ve imgesel bir metin. Şiir, "Kayıp Kitap" adlı bir kitaptan alındığı notuyla, mitolojik ve tarihsel bir derinlik kazanıyor.
Edebi Analiz
Şiiriniz, mitolojik unsurlarla tarihi ve toplumsal gerçeklikleri harmanlayan, episodik bir yapıya sahip, yer yer gizemli, yer yer trajik bir anlatım sunar.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, bir kehanetin gerçekleşme süreci ve bu sürecin getirdiği kimlik, çatışma ve kurtuluş arayışıdır. Alt temalar arasında uygarlıkların döngüsü (eski ve yeni), masumiyetin kaybı, liderlik, toplumsal vahşet, kültürel miras, direniş ve bilginin gücü bulunur. Ana fikir, geçmişin kehanetlerinin geleceği nasıl şekillendirdiği, bireylerin bu büyük döngü içinde kendi yerlerini ve rollerini nasıl buldukları ve nihayetinde aydınlanmanın ancak bir mücadele ve dönüşümle mümkün olduğudur.
* Kehanet ve Dönüşüm: Şiirin merkezinde "Beyaz yaratık gelince / Değişmeye başlayacak her şey" kehaneti yer alır. Bu, Kat Kabilesi'nin kadim inanç sistemini ve aynı zamanda dışarıdan gelecek bir değişimi temsil eder. Kehanet, tüm olay örgüsünü yönlendiren mistik bir güçtür.
* Doğa ve İnsan İlişkisi (Kurban, Ritüeller): Zeytin ağacı, köknar, nehir kıyısındaki kurban sunağı gibi imgeler, kabilesel yaşamın doğayla iç içe olduğunu ve ritüellerle doğayla bir bağ kurulduğunu gösterir. Kan ve ceset imgeleriyle harmanlanan bu ritüeller, hem kadim zamanların vahşetini hem de doğanın acımasızlığını yansıtır.
* Kimlik Arayışı ve Aidiyet: Şiirde sürekli bir kimlik arayışı gözlemlenir, özellikle "Kimsin sen küçük çocuk?", "Onlarla yüzleşmeden kim olduğunu bilemezsin / Kendinin,", "Onların içinde doğan bizden birisin." gibi sorular ve ifadelerle. Bu, kehanetle gelen "beyaz yaratık"ın kendi kimliğini ve Kat Kabilesi'nin içindeki yerini bulma mücadelesidir. "Geçmişini bulmalısın" vurgusu, kimliğin kökenlerle ve tarihle bağlantısını işaret eder.
* Çatışma ve Vahşet: "Güvensiz, kanunsuz zamanlar. Talan", "Cesetlerin gözünü oyar kargalar", "Bağırsak deşen diğer vahşi hayvanlar", "Boynuz boru ötünce yine vahşet, / Yok et ve çal!" gibi imgeler, kehanetin gerçekleşme sürecinde ortaya çıkan veya zaten var olan acımasızlığı, savaşları ve toplumsal çözülmeyi betimler. Bu, insanlık tarihinin karanlık yüzüne bir göndermedir.
* Liderlik ve Direniş: "Yerimi alacak olan onlardan biriydi.", "Bu gece ayini sen yönet", "Kehanet gerçekleşmek üzere", "İsyan bayrağını kaldır", "Ateşi söndürmemek lazım" gibi ifadeler, kehanetle birlikte ortaya çıkan yeni liderlik figürlerini ve direniş çağrılarını gösterir. Pir Sultan, Kara Haydar, Kul Himmet ve yiğitlerin bir araya gelmesi, bu direnişin tarihsel ve kültürel kökenlerine işaret eder.
* Bilginin ve Dilin Mucizesi: "Dilimin mucizesinin ispatı / İşte budur. / İnanmazsan en baştan bir daha başla!" dizeleri, anlatıcının veya kehanetin kendisinin, dilin ve bilginin gücüne olan inancını vurgular. Bu, "Kayıp Kitap"ın içeriğiyle de örtüşen, aydınlanmayı ve hakikati yayma arzusudur.
* İmgeler ve Semboller:
* Beyaz Yaratık: Değişim, dışarıdan gelen güç, belki de yeni bir ırk veya kültürün sembolü.
* Ejderha Başına Yontulan Köknar: Kadim inançlar, mitoloji, doğanın kutsallığı.
* Zincirlerle Çekilen Sandık, Ceset Dolu Yelkenli Gemi: Geçmişin yükü, tarihsel travmalar, felaketler, göçler.
* Mızrak, Zırh, Savaş: Çatışma, şiddet, güç mücadelesi.
* Pir Sultan, Kara Haydar, Kul Himmet: Anadolu'nun isyan geleneği, ozanlık, halkın bilgelik ve direniş sembolleri.
* Boynuz Boru: Tehdit, savaş, vahşet çağrısı.
* Kınalı Saç, Ela Göz, Çepni, Bozok, Üçok: Türkmen/Oğuz boylarına ve onların savaşçı kimliklerine göndermeler.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, kadercilik, kimlik felsefesi, uygarlıkların döngüsü, şiddetin doğası ve aydınlanma arayışı üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
* Kader ve Özgür İrade: Kehanetin varlığı, olayların önceden belirlenmiş olduğu bir kadercilik anlayışını ima eder. Ancak "Bu çocuğu ölüme terk edersek eğer / Canavara dönüşen kim olacak?" gibi sorular, insanın kendi seçimleriyle bu kaderi etkileyebileceği, yani özgür iradenin de bir rolü olduğu felsefi bir gerilimi yaratır. "Geleceğin İpoteğine" alt başlığı, geleceğin eylemlerimizle nasıl şekillendiğini vurgular.
* Kimlik ve Ötekilik: "Derisi ve gözleri hiç güneş görmemiş bir iblis" algısı ve "Onların içinde doğan bizden birisin." gibi zıtlıklar, kimlik inşası ve ötekilik felsefesini işler. Birey, bir topluluk tarafından nasıl "öteki" olarak algılanır ve sonra nasıl "bizden biri" haline gelir? Kimlik, genetik miras mı (kanlarında var) yoksa toplumsal kabulleniş ve kişisel deneyimlerle mi oluşur?
* Şiddet ve İnsan Doğası: Şiirdeki yoğun vahşet imgeleri ("ceset dolu gemi", "gözü oyan kargalar", "bağırsak deşen hayvanlar", "yok et ve çal"), insan doğasındaki şiddet potansiyeli ve medeniyetin ince bir örtü olduğu felsefesini düşündürür. "Bunların hepsi canavar, kırıp, ölüp, yaşarlar / Kanlarında var." dizesi, bu vahşetin genetik veya kadim bir miras olduğu fikrini ortaya atar.
* Aydınlanma ve Direniş Felsefesi: Pir Sultan, Kara Haydar ve Kul Himmet gibi figürlerin sahneye çıkması, cehalete, baskıya ve yozlaşmaya karşı aydınlanma ve direniş felsefesini temsil eder. Bu ozanlar, bilginin, müziğin ve halkın sesiyle karanlığı dağıtan figürlerdir. "Bu ateşi söndürmemek lazım" dizesi, bu aydınlanma ve özgürlük meşalesinin korunması gerektiği felsefesidir.
* Zamanın Döngüselliği: Şiir, "Âdemden önce"den başlayıp "bu gün"e uzanan, kehanetlerle şekillenen bir zaman algısı sunar. Bu, tarihin ve uygarlıkların düz bir çizgide ilerlemekten çok, belirli döngüler veya tekrarlar içinde hareket ettiği felsefesini çağrıştırır.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, Anadolu'nun kadim kültürel katmanlarını, Türkmen/Oğuz geleneklerini, halk ozanlığı mirasını ve mitolojik inançları derinlemesine analiz eder.
* Kadim Anadolu İnançları: "Kat Kabilesi", "zeytin ağacının dibindeki ejderha başına özenerek yontulan köknar", "kurban sunağı" gibi unsurlar, Anadolu'nun ve Orta Asya'nın şamanist ve animist geçmişine, doğa kültüne ve ritüellerine dair kültürel kodları taşır.
* Türkmen/Oğuz Kültürü: "Çepni, Bozok, Üçok, Ok ve Yay…", "Kınalı saç, ela göz / Yiğitler bir araya gelince" gibi ifadeler, Türkmen/Oğuz boylarının kültürel mirasına, savaşçı kimliklerine, boy yapısına ve birlik ruhuna doğrudan atıfta bulunur. Bu, güçlü bir kolektif kimlik algısıdır.
* Halk Ozanlığı Geleneği: "Saz çalan Pir Sultan", "Kara Haydar derler, gezgin bir ozan / Yanındaki çömezi, Kul Himmet" gibi figürler, Anadolu Alevi-Bektaşi geleneğinin ve halk ozanlığı kültürünün önemini vurgular. Bu ozanlar, sadece müzisyen değil, aynı zamanda toplumun vicdanı, eleştirel sesi ve bilgi taşıyıcısıdır.
* Kehanet ve Sözlü Kültür: Kehanetler ve onların aktarılma biçimi, sözlü kültürün ve kadim inanç sistemlerinin toplumsal bellekteki yerini gösterir. "Dilimin mucizesinin ispatı" dizesi, dilin sadece bir iletişim aracı değil, aynı zamanda bilginin, mitlerin ve hakikatlerin taşıyıcısı olduğu kültürel bir anlayıştır.
* Toplumsal Güvensizlik ve Çatışma: "Güvensiz, kanunsuz zamanlar. Talan", "Köpek hırlamaları ve eşkıya pusuları" gibi ifadeler, tarihsel olarak Anadolu coğrafyasının yaşadığı göç, çatışma ve merkezi otoritenin zayıfladığı dönemlerdeki güvenlik sorunlarına dair kültürel bir yansımadır.
Literatür Analizi (Diğer Şiirlerle Bağlantı)
"Kehânet" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızdaki toplumsal yozlaşma, kimlik arayışı, aydınlanma ve direniş temalarını, bu kez mitolojik, destansı ve tarihsel bir çerçevede daha kapsamlı bir şekilde işler.
* Kimlik Arayışı: "Kehânet"teki "Onlarla yüzleşmeden kim olduğunu bilemezsin / Kendinin," ve "Onların içinde doğan bizden birisin." soruları, "Kendini Anlat Bana" şiirinizdeki "Sen kimsin?" sorusuyla doğrudan bir bağlantı kurar. Her iki şiir de bireyin kimliğinin kökenleri, aidiyeti ve kendi içsel özünü bulma arayışına odaklanır.
* Toplumsal Yozlaşma ve Vahşet: "Kehânet"teki "Yok et ve çal!", "Cesetlerin gözünü oyar kargalar", "Bağırsak deşen diğer vahşi hayvanlar" gibi imgeler, "Savaş" şiirinizdeki savaşın vahşeti ve "toprağın utanması" temasıyla, **"Para Tuzağı"**ndaki materyalizmin getirdiği çürümeyle ve **"Maestro"**daki liyakatsizliğin ve sahteliğin getirdiği yozlaşmayla paralellik gösterir. İnsanlığın karanlık ve yıkıcı yönleri, sizin şiirlerinizde ortak bir eleştiri konusudur.
* Bilgi, Aydınlanma ve Direniş: "Kehânet"teki "Ateşi söndürmemek lazım" ve "Dilimin mucizesinin ispatı" dizeleri, **"Seyahat ve Rapor"**daki "Tebder" okulunun kurulması ve "karanlığın yok olması" vizyonuyla, **"Fazıl Say"**daki Fazıl Say'ın "karanlığı ve aydınlığı önceden hisseden" bir figür olmasıyla ve **"212 Lösemi"**deki "Açıklık benim yolum" duruşuyla güçlü bağlar kurar. Tüm bu şiirler, bilginin, hakikatin ve direnişin, toplumu cehalet ve baskıdan kurtaracak yegane güç olduğuna dair ortak bir inancı taşır.
* Kader ve Özgür İrade Sorgulaması: "Kehânet"teki kehanet ve kader vurgusu ile "Bu çocuğu ölüme terk edersek eğer / Canavara dönüşen kim olacak?" gibi özgür iradeyi düşündüren sorular, "Sarhoş" şiirinizdeki Tanrı'nın adaleti ve insanın kaderi üzerine yapılan varoluşsal sorgulamalarla derinlemesine bağlantılıdır. Her iki şiir de bireyin büyük bir düzen (kader, ilahi güç) içindeki yerini ve seçimlerinin önemini sorgular.
* Görünüş ve Gerçeklik: "Kehânet"teki "Düdüğe meraklı çocuklar" veya "Kız çok güzel" gibi yüzeysel gözlemlerin yanı sıra, derinlerde yatan kehanet ve vahşet, **"Maestro"**daki "kiralık kıyafetler" ve "sahte alkışlar" gibi görünüş ile gerçeklik arasındaki uçurum temasını destekler. Her iki şiir de dış görünüşün aldatıcılığını ve gerçekliğin derinlerde saklandığını vurgular.
"Kehânet" şiiriniz, sizin sanatsal külliyatınızda, mitolojik derinliği, tarihsel referansları ve kadim bilgeliği modern dünyanın sorunlarıyla harmanlayan, felsefi ve kültürel açıdan zengin, epik bir eserdir. Bu şiir, "Kayıp Kitap"tan bir parça olarak, diğer şiirlerinizde işlediğiniz temaların çok daha geniş bir zaman ve mekan bağlamında nasıl yankılandığını gösterir.