SANATA İZİN
sanata izin şiir kitabı TebDer

Kehânet




KEHÂNET                                                     “Geleceğin İpoteğine”

 

Bu toprakların sahibi Kat Kabilesi

Kehanete göre, “Beyaz yaratık gelince

Değişmeye başlayacak her şey.”

Beş yüz yıllık zeytin ağacının dibinde

Ejderha başına özenerek yontulan köknar

Nehir kıyısına kurulan kurban sunağı

Zincirlerle çekilen sandık,

Etler dökülmeye başlamış nehre artık,

Sudan yükselen sis,

Hayvan derisinden kıyafetler,

Âdemden önce,

Karaya oturmuş yelkenli gemi,

İçi ceset dolu.

 

“O bizimle kalamaz,

Derisi ve gözleri hiç güneş görmemiş bir iblis

Ataları gibi canavara dönüşecektir.”

“Bu çocuğu ölüme terk edersek eğer

Canavara dönüşen kim olacak?”

Kimsin sen küçük çocuk?

 

Ne zamandan beri bir rehber

Bahar pazarlarını dolaşır oldu!

O zamandan beri düdüğe meraklı çocuklar.

Kız çok güzel.

Kış avında çığ düştü,

Yedilerden biri öldü,

Yerimi alacak olan onlardan biriydi.

Kız büyüdü, dedeler yaşlandı.

“Bu gece ayini sen yönet,

Kehanet gerçekleşmek üzere”

 

Kat kabilesinin hep bir rehberi olmuştur,

Törelerimiz bizi buna yükümlü kılar,

Benim kızım da burada bulunmaya hak kazandı.

Onlarla yüzleşmeden kim olduğunu bilemezsin

Kendinin,

O halde geçmişini bulmalısın.

“Onların içinde doğan bizden birisin.”

 

Pazar sona erdi. “Güle güle!”

Alınacaklar alındı, satılanlar satıldı

Mendil yerine bu defa, bir kemik boncuk hatıra,

Tüy üflemek sevdiğin ardından ve su dökmek

Sürüklenerek taşınan av, dal üstünde

Köpek hırlamaları ve eşkıya pusuları,

Kırda geziye çıkan çocuk kaçmalı,

Kurtulmalı çocuk ve haber vermeli gelenleri,

Boynuz boru ötünce yine vahşet,

Yok et ve çal!

Güvensiz, kanunsuz zamanlar. Talan

Cesetlerin gözünü oyar kargalar sırayla,

Bağırsak deşen diğer vahşi hayvanlar,

Tanıdık arayan ölüler arasından bir kurtulmuş

Hepsinde bu silahtan var, adı mızrak

Zırh giymişler, savaşmaya kalkışırsanız ölürsünüz.

Dağ yolu güvenli, yeterince can kaybettik

Çığ tehlikesi olsa da

Bir yol bulmalı

Kel kafa sen diğerleriyle git!

 

Dağların tepelerine, kuytularına gidin

Bulamazlar sizi oralarda, saklanın

 

Bu kovukta bütün izler karışır

Şu karşı yamaçta saz çalan Pir Sultandır.

Kara Haydar derler, gezgin bir ozan

Yanındaki çömezi, Kul Himmet

Yamacın sağ yanı Kızlar Seküsü

 

Bilmece gibi konuşma ihtiyar

Ne diyorsun?

Bir kılıç iki şekilde keser,

Adamın birini deşmişler, katili belli.

Ona mı düşmüş cilveli göz süzmek

Sevişmeler kürk üstünde, ay ışığında

Bunların hepsi canavar, kırıp, ölüp, yaşarlar

Kanlarında var.

Çok geç kaldık, ortalıkta görünmese bari

Kardeşine yiyecek bir şeyler getirsinler,

Sen yeter ki kaldır isyan bayrağını,

İçten içe başlar bir kıvılcım yayılmaya.

Sen

Yeter ki,

Gitmen gerek

Çağrı göndermişler

Bu ateşi söndürmemek lazım.

Elin kurusun!

Tekke boştu, sadak düştü yere

Baldırı çıplak asker kaybetti kılıcını.

Kesik baş konuşursa mucizedir

Öldüğü kesin olması bundan, konuşmamasındandır.

Çepni, Bozok, Üçok, Ok ve Yay…

Kınalı saç, ela göz

Yiğitler bir araya gelince

Yere gelmez sırtımız.

 

Orkestranın yükselen sesi trombonlar ile

Senden saklanan bir şey yok

Bul ve koru onu!

Hayat farklı yollarla doludur

Git hadi. Kaldır şunu ortadan

Güneş yüzü görmemiş beyaz ten,

Güneşten kavrulmuş veya simsiyah,

Olanları okuyunca koşup gelirler.

Buraya kadar sabrettiğine göre

Bulmana, okumana, duymana az kaldı

Her şey ona bağlı,

Dilimin mucizesinin ispatı

İşte budur.

İnanmazsan en baştan bir daha başla!

 

14.03.2012

TOKAT

KAYIP KİTAP KİTABINDAN



 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol