27 Gün
Tweet27 GÜN “İşkenceye”
Polis sirenleri önce, gece karanlık
Bot sesleri kalabalık
Kuşatılmış ev, mavi – kırmızı dönen ışık
Çocuklar uyanıveren, karmaşık
Bir telaş koşuşturmalar evin içinde.
Bahçeye açılan kapının önü
“Aç Polis!” “Teslim Ol!”
Omuza basan ayak
Kolu burkan el ve kelepçe ardından
Emniyetin zemin katı, soğuk
Hücre bir metre, demir kapı, ayak uzatamadığın
Üstünde bir delik on santim
Yer beton. Tir tir titreten.
Aç, susuz, sigarasız
Dışarıdan bağırtılar, ciğeri patlarcasına ama kim
Neler oluyor? Bu ilk düşüşüm buraya
Açılan kapı birkaç gün sonra
Gelen iki adam iri kıyım
Kollarıma giren ve sürükleyen
Soru yok, konuşma yok
Sesin geldiği yere doğru. İşte orası
“Soyun!” soyundum, donum kaldı.
“Çıkar Ulan!” çıkaramıyorum, utanıyorum.
“Yapmayın Ağabeyler!” “Çıkarsana Ulan!”
Çırılçıplağım.
İki metreden uzun, uçlarından asılı sopa
Sırtımdan iki kolumu kavrayan
Ve askı, sonra öğrendim. Filistin askısı bu
Kollarım mosmor. Hala soru yok
Sonra benim gibi çıplak elektrik teli soyulmuş
“Çocuğun var mı?” “Olmasını istemez misin?”
“Nedir ağabeyler benim suçum?”
“O gece, orada? Her şeyi itiraf et!”
“Yapmadım. Ben değildim.”
İşkence
Ciğerim patlarcasına bağıran benim
Bu defa duyduğum ses benim.
Yirmi yedi gün, her gün böyle
Günler geceler karışmış. Ben kimim?
Bilmiyorum.
Biliyorum ama söylemeyeceğim diyemez insan
Allah’a sığınmaktan başka çare yok
Kabul etmiyorum. Ben değildim.
Asla kabul etmeyeceğim.
Çıktıktan sonra, önünden geçerken bile
Dönüp bakamaz insan
Emniyetten yöne. Yaşıyorum.
Anlatan bir arkadaşım. Arkadaşım.
08.05.2011
TOKAT