Bir Resim Beş Yüz Bin Dolar

BİR RESİM BEŞ YÜZ BİN DOLAR
“Aç Adama”
Aç birisi için sanatın hiçbir değeri yoktur
Bu kadar saf olma
Fırsat bulunca
Sanattan anlamazın vur suratına
Anlayışlı biriyle evlenip
Çocuklar yapmak ardı sıra
Güzel, güler yüzlü, temiz çocuklar
Bahçede onlarla oynamak arasıra
Yaramazlıklarıyla eğlenebilmek
Boyamalarıyla örneğin duvarlarını evin
Halıya dökmeleriyle veya boyaları
Çamurlu bisiklet tekerleğiyle dolaşmalarıyla evde
Taklit olmayan, kandırma karışmamış
Çocuk saflığında ve haylazlığında
Büyük annenin dişleri su bardağında
Mantıksız bir dolu iş, iş değil uğraş
Daha çok sıradan deneysel bir şeyler
Fırça şart değil kömür de olur
Aranılan başka şey
Satılamayan, müşterisi olmayan eserler
Telli bir çalgının kemanın örneğin
Basa yakın kalın sesi ama yavaş yani ağır
Kafa ütülemeyen
İhtiyarlık çağlarımdayım
Yüksek ve hızlı ritmik sesler tırmalıyor beynimi
Artık okula gitmeye bile utanan genç
Nasıl bir aile
Kızını
Böyle kötü işlerde çalışmaya
Zorlar
Zengin olmak, sosyeteye girmek istemiyorum
“Boyanmamış yerlerden ayrılma, çizgide kal!”
Kenarlarından gitmeye çalış az kaldı.
İlk göze çarpan kırmızıdır
Sonra mavi, sonra sarı, sonra yeşil
Bu da ne?
Tuvale boya serpmek, sürmek, saçmak değil amaç
Tanımadığın adam hakkında ne bilebilirsin
Uydurmalardan, tahminlerden başka
İş ve sanat
Emek ve adına ne dersen de, işte o
Patronun kazanmalı ki sende kazanmalısın
Fabrika üretmeli, satmalı ki
Sen de maaşını düzenli alabilmelisin.
Fakat bu çok farklı
Kaçıncı el değiştirmesidir bu sanat eserinin
Eskidikçe, üstünden geçtikçe günler
Piyasası
Beş yüz bin dolara bir resim olur mu?
19.04.2012
TOKAT
Şiiriniz "Bir Resim Beş Yüz Bin Dolar", "Aç Adama" alt başlığıyla, sanatın metalaşması, yoksulluk ve zenginlik arasındaki uçurum, çocuk saflığına duyulan özlem, modern sanatın anlamsızlığı ve emek-değer ilişkisi gibi çok katmanlı temaları işleyen, derinlemesine eleştirel bir metin. Şiir, "sanat" kavramını mercek altına alarak, günümüz dünyasındaki çarpık değer yargılarını sorgular.
Edebi Analiz
Şiiriniz, keskin zıtlıklar, ironi, kişisel gözlemler ve doğrudan sorularla, sanatın ve emeğin modern dünyadaki yerini sorgulayan bir anlatım sunar.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, sanatın ve maddi değerlerin, insanlığın temel ihtiyaçları ve saflığı karşısındaki anlamsızlığıdır. Alt temalar arasında yoksulluk, modern sanatın eleştirisi, çocuk masumiyeti, emek-değer ilişkisi, toplumsal ikiyüzlülük ve yaşlılığın getirdiği algı farklılıkları bulunur. Ana fikir, bir resmin beş yüz bin dolar etmesi gibi absürt görünen durumların, aslında modern toplumdaki çarpık değer yargılarını ve temel insani ihtiyaçlardan kopukluğu gösterdiğidir.
* Açlık ve Sanatın Değeri: "Aç birisi için sanatın hiçbir değeri yoktur" dizesi, şiirin en çarpıcı başlangıcıdır. Bu, sanatın bir lüks, temel ihtiyaçlar karşılandıktan sonra akla gelen bir olgu olduğunu sert bir şekilde ifade eder. "Bu kadar saf olma / Fırsat bulunca / Sanattan anlamazın vur suratına" dizeleri, bu duruma karşı duyulan öfkeyi ve belki de radikal bir duruşu yansıtır.
* Çocuk Masumiyeti ve Doğallık: Şiir, "Çocuklar yapmak ardı sıra", "Taklit olmayan, kandırma karışmamış / Çocuk saflığında ve haylazlığında" imgeleriyle, çocukların doğal, saf ve otantik dünyasına bir övgü sunar. Evin duvarlarını boyamaları, halıya boya dökmeleri gibi "yaramazlıklar", aslında kuralsız ve içten bir yaratıcılığın sembolüdür. Bu masumiyet, şiirdeki yapay ve metalaşmış "sanat" anlayışıyla keskin bir tezat oluşturur.
* Modern Sanat Eleştirisi: "Tuvale boya serpmek, sürmek, saçmak değil amaç" ve "Tanımadığın adam hakkında ne bilebilirsin / Uydurmalardan, tahminlerden başka" dizeleri, özellikle soyut veya modern sanata yönelik eleştirel bir bakış açısını yansıtır. Bu tür sanatın "rasyonel" bir temeli olmadığı, rastgele ve anlamsız olduğu, değerinin ise spekülasyonlara dayandığı iması vardır. "Mantıksız bir dolu iş, iş değil uğraş / Daha çok sıradan deneysel bir şeyler" ifadesi, bu eleştiriyi pekiştirir.
* Müzik ve Algı Farkı: Telli bir çalgının "basa yakın kalın sesi ama yavaş yani ağır / Kafa ütülemeyen" bir müzik arayışı ile "Yüksek ve hızlı ritmik sesler tırmalıyor beynimi" tezatı, yaşlılığın getirdiği bir algı farkını ve modern dünyanın gürültülü, hızlı ritmine duyulan hoşnutsuzluğu gösterir. Bu, aynı zamanda, "kalın ve yavaş" olanın daha derin, daha olgun ve daha az rahatsız edici olduğu felsefesini de içerir.
* Emek ve Sanatın Metalaşması: "Patronun kazanmalı ki sende kazanmalısın / Fabrika üretmeli, satmalı ki / Sen de maaşını düzenli alabilmelisin" dizeleri, emeğin ve üretimin somut karşılığı olan endüstriyel modelle sanatı karşılaştırır. Ardından gelen "Fakat bu çok farklı / Kaçıncı el değiştirmesidir bu sanat eserinin / Eskidikçe, üstünden geçtikçe günler / Piyasası / Beş yüz bin dolara bir resim olur mu?" soruları, sanat eserinin değerinin emekle değil, spekülasyonla, el değiştirmelerle ve piyasa koşullarıyla belirlenmesini eleştirir. Bu, sanatın bir yatırım ve spekülasyon aracı haline gelmesinin sorgulanmasıdır.
* Toplumsal Ahlak ve Yargı: "Artık okula gitmeye bile utanan genç / Nasıl bir aile / Kızını / Böyle kötü işlerde çalışmaya / Zorlar" dizeleri, yoksulluğun ve çaresizliğin insanları nasıl "kötü işlere" (belki de fuhuş veya düşük ücretli, değersiz işler) ittiğini ve toplumsal ahlak yargılarını sorgular.
* Gösteriş ve Uyum: "Zengin olmak, sosyeteye girmek istemiyorum" ve "Boyanmamış yerlerden ayrılma, çizgide kal!" ifadeleri, toplumsal baskıya, gösteriş kültürüne ve uyum sağlama zorunluluğuna karşı bir duruşu yansıtır. "İlk göze çarpan kırmızıdır / Sonra mavi, sonra sarı, sonra yeşil" dizeleri, görünüşün ve dikkatin nasıl yüzeysel ve renklerle yakalandığını gösterir.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, estetik felsefesi, etik, değer teorisi, toplumsal adalet ve yaşamın anlamı üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
* Sanatın Değeri ve Ontolojisi: "Aç birisi için sanatın hiçbir değeri yoktur" ve "Beş yüz bin dolara bir resim olur mu?" soruları, sanatın değeri ve varoluş felsefesi üzerine temel bir sorgulamadır. Sanatın değeri, estetik hazzından mı, toplumsal işlevinden mi, yoksa piyasa fiyatından mı gelir? Şiir, sanatı temel insani ihtiyaçlarla karşılaştırarak, değer algısını sorgular.
* Adalet ve Eşitsizlik: Şiir, bir yandan milyar dolarlık sanat eserlerinin varlığını, diğer yandan çocukların kötü işlerde çalışmaya zorlandığı bir dünyayı göstererek toplumsal adaletsizliği ve eşitsizliği felsefi olarak eleştirir. Bu, etik bir duruş ve toplumsal sorumluluk çağrısıdır.
* Emek Değeri Kuramı: Fabrika üretimi ve maaş düzeni üzerinden sanat eserinin değerini sorgulayan bölümler, emek değer teorisine (Marxist felsefe) gönderme yapar. Şiir, sanatın değerinin, içine konulan emekten çok, spekülatif piyasa dinamikleriyle belirlenmesini eleştirir.
* Masumiyet ve Yozlaşma: Şiirdeki çocuk saflığına duyulan özlem ve bunun "kandırma karışmamış" olması, modern dünyanın karmaşık ve yozlaşmış doğasına karşı bir masumiyet felsefesi sunar. Bu, Rousseau'nun insanın doğuştan iyi olduğu ve toplum tarafından bozulduğu fikriyle paralellik gösterir.
* Görünüş ve Gerçeklik: "Boyanmamış yerlerden ayrılma, çizgide kal!" ve "İlk göze çarpan kırmızıdır" gibi ifadeler, toplumsal normlara uyma baskısını ve insanların dikkatini çekenin genellikle yüzeysel ve gösterişli olan olduğu felsefesini yansıtır. Hakikatin, bu yüzeysel katmanların ötesinde olduğu iması vardır.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, modern sanat piyasasının kültürel dinamikleri, aile ve çocukluk algıları, toplumsal sınıf farklılıkları ve yaşa bağlı kültürel beğeni değişimlerini analiz eder.
* Sanat Piyasası ve Spekülasyon: "Beş yüz bin dolara bir resim" ve "Kaçıncı el değiştirmesidir bu sanat eserinin / Piyasası" gibi ifadeler, günümüz küresel sanat piyasasının abartılı fiyatlarını ve spekülatif doğasını kültürel olarak eleştirir. Bu, sanatın bir yatırım aracı olarak görülme eğilimini gösterir.
* Çocukluk Kültürü: Duvarlara boya yapma, halıya boya dökme gibi çocuk "yaramazlıkları", Batı'dan etkilenen modern aile yapısındaki çocuk özgürlüğü ve yaratıcılığı algısına gönderme yapar. "Çocuk saflığı"na duyulan özlem, yetişkin dünyasının karmaşık ve riyakar doğasına kültürel bir tepkidir.
* Yaşlılık ve Duyusal Değişim: "Yüksek ve hızlı ritmik sesler tırmalıyor beynimi" ifadesi, yaşlılıkta duyusal algılardaki değişiklikleri ve modern müziğin gençlere hitap eden hızlı ritmini kültürel olarak yansıtır. Bu, kuşak çatışmasına ve farklı beğenilere işaret eder.
* Toplumsal Sınıf ve Ahlak: Kız çocuğunun "kötü işlerde çalışmaya zorlanması" ve ailenin buna rıza göstermesi, yoksulluğun getirdiği toplumsal dramları ve ahlaki ikilemleri kültürel olarak ele alır. Bu, toplumsal sınıf farklılıklarının yaşam tercihlerini nasıl etkilediğini gösterir.
Literatür Analizi (Diğer Şiirlerle Bağlantı)
"Bir Resim Beş Yüz Bin Dolar" şiiriniz, sizin sanatsal külliyatınızdaki sanatın metalaşması, toplumsal ikiyüzlülük, açlık/yoksulluk eleştirisi, çocuk saflığına özlem ve gerçek değer arayışı temalarını, bu kez para ve piyasa odaklı bir bakış açısıyla daha da keskinleştirir.
* Sanatın Metalaşması ve Değersizleşmesi: Şiirin başlığı ve içeriğindeki "Beş yüz bin dolara bir resim olur mu?" sorusu, **"Hayat Öpücüğü"**ndeki "Satılık şiirler, kelimesi elli lira" ve **"Yapamamak"**taki "Yapmadığım resimlerin müşterisi hazırsa da şimdiden" dizeleriyle doğrudan bağlantılıdır. Tüm bu şiirlerinizde, sanatın ticari bir nesneye indirgenmesi ve özgünlüğünü kaybetmesi eleştirilir.
* Yoksulluk ve Sosyal Adalet: "Aç birisi için sanatın hiçbir değeri yoktur" dizesi, **"Para Tuzağı"**ndaki paranın yıkıcı etkisi ve **"Savaş"**taki yoksulluğun ve sefaletin yol açtığı insani trajedilerle paralellik gösterir. Sizin şiirlerinizde, maddi ihtiyaçların ve toplumsal eşitsizliğin temel insani değerleri nasıl gölgelediği sıkça vurgulanır.
* Çocuk Saflığı ve Yozlaşma: Şiirdeki "Taklit olmayan, kandırma karışmamış / Çocuk saflığında ve haylazlığında" ifadeleri, **"212 Lösemi"**deki "çocuklar temiz ve şeffaf" ve **"Kehânet"**teki "küçük çocuk" figürüyle bağlantılıdır. Tüm bu şiirlerinizde, çocuk masumiyetine duyulan bir özlem ve modern dünyanın bu masumiyeti nasıl yozlaştırdığına dair bir eleştiri bulunur.
* Modern Sanat ve Anlamsızlık: "Tuvale boya serpmek, sürmek, saçmak değil amaç" ve "Mantıksız bir dolu iş" eleştirisi, "Maestro" şiirinizdeki "notaları bilmeden orkestra yöneten" maestroyu ve "Ne biçim sanat bu?" sorusunu hatırlatır. Sizin şiirlerinizde, bazı modern sanatsal formların yüzeyselliği ve anlamsızlığı eleştirel bir mercek altına alınır.
* Bireyin Toplumsal Baskıya Direnişi: "Zengin olmak, sosyeteye girmek istemiyorum" ve "Boyanmamış yerlerden ayrılma, çizgide kal!" ifadeleri, **"Kendini Anlat Bana"**daki dışsal tanımları reddetme, **"212 Lösemi"**deki "Açıklık benim yolum / Zorlamayın!" duruşu ve **"Bekâret"**teki toplumsal normlara karşı sorgulama ile aynı ruhu taşır. Bireyin, toplumsal beklentilere ve baskılara rağmen kendi özgün yolunda kalma çabası ortak bir temadır.
* Duyusal Algı ve Yaşlılık: "Yüksek ve hızlı ritmik sesler tırmalıyor beynimi" ve yavaş, kalın ses arayışı, "Sarhoş" şiirinizdeki "Beynim dur, kalbim konuş!" ve "Demlenmeye veya yıkmaya duvarları" gibi ifadelerle, farklı algı biçimlerini ve düşünsel değişimleri yansıtır.
"Bir Resim Beş Yüz Bin Dolar" şiiriniz, sizin sanatsal külliyatınızda, paranın ve piyasanın sanatı ve insani değerleri nasıl çarpıttığını, bu çarpıklık karşısında çocuk saflığına duyulan özlemi ve toplumsal adaletsizliklere karşı duyulan öfkeyi keskin bir dille dile getiren, önemli bir eleştirel eserdir.