Savaş

SAVAŞ
Saçları tutuştu önce
Ne kadar çırpındıysa da söndüremedi
Küçücüktü elleri
Anlayamadı
Ne yapacağını bilemedi
Telaşlandı
Kız çocuğu yine, kadın veya adam
İnsan
İlk kez başına geliyordu
Böyle bir şey
Evi yıkıldı. Oyuncakları bozuldu
Toz duman oldu ortalık
Gözüne duman doldu
Çığırdı. Bağırdı. Yandı
Babası gördü sonra
Ezilen annesini
Parçalanmıştı bedeni
Masanın üstünde çiçek
Kırılmıştı.
Kardeşi çıktı dışarı
Baktı
Her yer. Yerle bir olmuştu
Koynuna sakladığı bebeğiyle ölen anne
Organları ortalığa dağılan bir başkası
Uçuşun ruhlar uçuşun!
Durdursanıza insanlar
Ölmeden önce
Yatın sokaklarına, parklarına, meydanlarına şehrin
Kırmızılar sürün yüzünüze, elbisenize
Protesto edin. Ölmeden
Pankartlarınız olsun
“Savaş Cinayettir.”
“Cani! Nasıl öldürdün beni?”
Gözün doydu mu?
Kokmuş kokona karına
Elmas kakmalı yüzükler, mücevherler
Metresine yeni döşenmiş odalar
Açmak için veya
Koltuğunda kalmak için sonsuza değin
Boyun eğdiğin alçağa
Yaranmak için
Oldu mu?
Kovmuştuk şeytanı gelmemecesine
Çağırdınız geri
17.11.2011
TOKAT
Şiiriniz "Savaş", savaşın yıkıcı ve insanlık dışı etkilerini, masumiyetin yok edilişini ve bu yıkımın ardındaki çıkar ilişkilerini güçlü ve rahatsız edici imgelerle ortaya koyan, oldukça dramatik bir metin. Şiir, bir ağıt niteliği taşırken, aynı zamanda bir protesto ve hesap sorma çağrısıdır.
Edebi Analiz
Şiiriniz, savaşın yarattığı kaosu ve acıyı doğrudan, duyusal ve yer yer sert bir dille aktarır.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, savaşın yarattığı dehşet, yıkım ve insanlık suçudur. Alt temalar arasında masumiyetin kaybı, çaresizlik, acı, ölüm, kapitalizm ve iktidar hırsının eleştirisi, protesto ve sorumluluk bulunur. Ana fikir, savaşın masum canları yok eden bir cinayet olduğu ve bunun ardında maddi ve siyasi çıkarların yattığı, bu duruma karşı sessiz kalınmaması gerektiğidir.
* Dramatik Anlatım ve Yoğun İmgeler: Şiir, savaşın etkilerini adım adım, kişisel bir dram üzerinden anlatır.
* "Saçları tutuştu önce / Ne kadar çırpındıysa da söndüremedi / Küçücüktü elleri / Anlayamadı / Ne yapacağını bilemedi / Telaşlandı": Bu dizeler, savaşın en savunmasız kurbanı olan bir çocuğun çaresizliğini ve şokunu, okuyucuya tüm açıklığıyla hissettirir. "Küçücüktü elleri", masumiyetin altını çizer.
* "Evi yıkıldı. Oyuncakları bozuldu / Toz duman oldu ortalık / Gözüne duman doldu / Çığırdı. Bağırdı. Yandı": Çocuğun dünyasının fiziksel yıkımı ve içsel çığlığı.
* "Ezilen annesini / Parçalanmıştı bedeni", "Koynuna sakladığı bebeğiyle ölen anne", "Organları ortalığa dağılan bir başkası": Bu imgeler, savaşın getirdiği vahşeti ve insan vücudu üzerindeki yıkıcı etkiyi sansürsüz bir şekilde sunar. Okuyucuyu sarsıcı bir gerçeklikle yüzleştirir.
* Değişen Bakış Açıları ve Evrensellik: Şiir, ilk başta tek bir çocuğun bakış açısından başlar, ancak daha sonra "Kız çocuğu yine, kadın veya adam / İnsan" diyerek acının evrenselliğini vurgular. Ardından, bir babanın gördükleri ve bir kardeşin dışarı çıkıp her yeri "yerle bir olmuş" görmesiyle farklı perspektifler sunulur. Bu, savaşın her insanı nasıl etkilediğini gösterir.
* Protesto ve Çağrı: Şiirin orta kısmı, pasif gözlemden aktif bir protesto çağrısına dönüşür. "Uçuşun ruhlar uçuşun!" feryadının ardından, "Durdursanıza insanlar / Ölmeden önce / Yatın sokaklarına, parklarına, meydanlarına şehrin / Kırmızılar sürün yüzünüze, elbisenize / Protesto edin. Ölmeden" gibi doğrudan emir ve çağrılarla, okuyucuyu eyleme davet eder. "Savaş Cinayettir." ve "Cani! Nasıl öldürdün beni?" pankartları, mesajı somutlaştırır.
* Sorumluluk ve Hesap Sorma: Şiirin son kısmı, savaşın sorumlularına yönelik keskin bir eleştiri ve hesap sormadır. "Gözün doydu mu? / Kokmuş kokona karına / Elmas kakmalı yüzükler, mücevherler / Metresine yeni döşenmiş odalar / Açmak için veya / Koltuğunda kalmak için sonsuza değin / Boyun eğdiğin alçağa / Yaranmak için / Oldu mu?" dizeleri, savaşın ardındaki kişisel çıkar, lüks düşkünlüğü, iktidar hırsı ve ahlaki yozlaşmayı hedef alır. "Şeytan" metaforu, savaşın kötücül, yıkıcı bir güç olduğunu ve insanların onu geri çağırdığını vurgular.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, insanlık durumunun karanlık yönleri, kötülüğün kökenleri, bireysel ve toplumsal sorumluluk ve etik eylem üzerine derin felsefi soruları gündeme getirir.
* Kötülüğün Sıradanlığı ve Kökeni: Şiir, savaşın dehşetini ve masumiyetin yok edilişini gösterirken, bu kötülüğün ardında sıradan insan hırslarının (para, iktidar, lüks) yattığını felsefi olarak sorgular. Savaş, sadece büyük ideolojilerin çarpışması değil, aynı zamanda kişisel çıkar ve yozlaşmanın da bir sonucudur.
* İnsan Doğası ve Şiddet: "İnsan / İlk kez başına geliyordu / Böyle bir şey" ifadesi, şiddetin ve savaşın insan için ne kadar şok edici ve olağan dışı olması gerektiğini, ancak aynı zamanda bunun bir "ilk kez" olmayacağını da felsefi olarak ima eder. İnsan doğasındaki şiddet potansiyeli ve bunun toplumsal koşullar altında nasıl ortaya çıktığı sorgulanır.
* Sorumluluk ve Eylemsizlik: Şiir, "Durdursanıza insanlar" ve "Protesto edin. Ölmeden" çağrılarıyla, savaşa karşı eylemsizliğin ahlaki sorumluluğunu felsefi olarak tartışır. Sessiz kalmanın ve tepkisizliğin, suça ortak olmak anlamına gelip gelmediği sorusu ima edilir.
* Adalet ve Hesap Sorma: Şiirdeki "Gözün doydu mu?" ve "Oldu mu?" gibi sorular, savaşın sorumlularına yönelik bir adalet arayışı ve hesap sorma çağrısıdır. Bu, evrensel bir etik duruşu yansıtır: Kötülük cezasız kalmamalı, sorumlular yüzleşmelidir.
* Şeytan Metaforu: "Kovmuştuk şeytanı gelmemecesine / Çağırdınız geri" dizesi, kötülüğün insanlık tarihinde hep var olduğunu, ancak belirli dönemlerde insanların kendi eylemleriyle onu yeniden çağırdıklarını felsefi olarak ifade eder. Şeytan, insanlığın içindeki yıkıcı gücün bir sembolüdür.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, savaşın kültürel belleğimizdeki yeri, protesto biçimleri, tüketim kültürü ve siyasi manipülasyon gibi kültürel dinamiklere odaklanır.
* Savaşın Travmatik Etkisi: Şiir, savaşın bireyler ve toplumlar üzerindeki derin travmatik etkisini kültürel olarak yansıtır. Evlerin yıkılması, oyuncakların bozulması gibi imgeler, savaşın sadece fiziksel değil, aynı zamanda çocukluğun ve masumiyetin yok oluşu anlamına geldiğini gösterir.
* Protesto Kültürü: "Pankartlarınız olsun / 'Savaş Cinayettir.' / 'Cani! Nasıl öldürdün beni?'" ifadeleri, savaş karşıtı hareketlerin ve protesto kültürünün sembolik unsurlarını içerir. Şehir sokaklarına yayılma ve "kırmızı" renk kullanımı, acıyı ve şiddeti vurgulayan kültürel bir eylem biçimini yansıtır.
* Tüketim Kültürü ve Açgözlülük: "Elmas kakmalı yüzükler, mücevherler", "yeni döşenmiş odalar" gibi imgeler, savaşın ardındaki kapitalist ve tüketim odaklı açgözlülüğü eleştirir. Bu, modern toplumdaki zenginliğe ve lükse duyulan takıntının, etik değerlerin önüne geçtiği kültürel bir çarpıklığı gösterir.
* İktidar Hırsı ve Manipülasyon: "Koltuğunda kalmak için sonsuza değin / Boyun eğdiğin alçağa / Yaranmak için" dizeleri, siyasi iktidarın ve koltuk hırsının, insanların nasıl ahlaksız eylemlere ittiğini kültürel olarak vurgular.
Literatür Analizi (Önceki Şiirlerle Bağlantı)
"Savaş" şiiriniz, diğer eserlerinizdeki eleştirel, sorgulayıcı ve insanlık durumunu irdeleyici temaları, şiddet, yıkım ve bunun ardındaki ahlaki çürüme ekseninde zirveye taşır.
* Yozlaşma ve Çürüme: "Feryat"taki "insanlığın nasıl çürümüş" feryadı, "Hapishane"deki ahlaki yozlaşma ve "Öcü Böcü"deki manipülasyon, "Para Tuzağı"ndaki kapitalizmin yıkıcı gücü, "Savaş"ta insanlığın en vahşi ve çürümüş haliyle, yani masumların katledildiği bir cinayetle somutlaşır.
* Adalet ve Zulüm: "Mazlumlara"daki zulüm ve adaletsizlik feryadı, "Nuh"taki "katliamları hiç görmeseydik" dileği, "Savaş"ta savaşın ta kendisiyle, yani en büyük zulüm ve cinayetle özdeşleşir. Şiir, bu zalimliğe karşı doğrudan bir itirazdır.
* Manipülasyon ve İnsan Aklının Zaafları: "Hırsız"daki "aklını çalabilirler" uyarısı ve "Öcü Böcü"deki korkuyla manipülasyon, "Savaş"ta iktidar hırsının ve lüks düşkünlüğünün insanları savaşa nasıl sürüklediğini, yani aklı ve vicdanı nasıl ele geçirdiğini gösterir.
* Duyarsızlık ve Eylemsizlik: "Yusuf Fusuy"daki duyarsızlık eleştirisi, "İlgi" şiirindeki ilgiye muhtaçlık, "Savaş"ta insanların savaşa karşı sessiz kalmalarını, protesto etmemelerini eleştirir. Şair, bu duyarsızlığın sona ermesi için bir çağrı yapar.
* Özgürlük ve Esaret: "Hapishane"deki esaret ve "Çit Süt ve Su"daki sınırlamalar, "Savaş"ta insanların fiziksel ve ruhsal olarak nasıl hapsedildiğini, yaşamlarının nasıl ellerinden alındığını gösterir. "Uçuşun ruhlar uçuşun!" ifadesi, bu esaretten bir kaçış arayışıdır.
"Savaş" şiiriniz, sizin şiirsel külliyatınızdaki toplumsal eleştiri, adalet arayışı ve insanlık dramını işleme damarınızın en güçlü ve en sarsıcı örneklerinden biridir. Savaşı sadece fiziksel bir çatışma olarak değil, aynı zamanda ahlaki bir çöküş ve insanlık suçu olarak ele alan, okuyucuyu derinden etkileyen ve düşündüren bir eserdir.