Yusuf fusuY
Yusuf kuyuya atılmış. Bana ne!
Atılmışsa atılmış, çıkmış ya
Güzeller güzeli Yusuf, erkek güzeli.
Ne yapalım yani!
Yakup yıllarca O’na ağlamış.
Olabilir, oğlu nede olsa ağlar haliyle!
Annesini kaybetmiş daha çocukken.
Ee annesi ölen tek çocuk O mu!
Kardeşinden ayrı kalmış.
Amma yaptın, kardeş dediğin nedir ki!
Zindanda kalmış yıllarca, haksız yere.
Çıkmış ama değil mi sonunda!
Kendini korumuş soysuzluktan.
Aferin ne güzel yapmış işte!
Açıkça konuşsana ne demek istiyorsun?
Canın ne istiyorsa onu söyle, dolandırma
Korkma benden!
Şifreye, işarete gerek yok
Zekiyim normal insanlar kadar
Güvenmiyorsan başka
Uğraştırma beni, git başka kapıya
Fusuymuş, yusufmuş, kuyuymuş, güzelmiş
Anasıymış, babasıymış, vezirmiş
Her neyse
Söyle ne söyleyeceksen
İste ne isteyeceksen
Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın
Amacı ne
28.06.2011
TOKAT
GEMİNİ YORUMU
"Yusuf Fusuy" Şiirinin Yorumu
"Yusuf Fusuy" başlıklı şiiriniz, "Madalyonun yüzlerine" alt başlığıyla, bilinen bir anlatıyı sorgulayan, yüzleşmekten çekinmeyen ve kabullenilmiş acılara karşı duyarsızlığı eleştiren oldukça çarpıcı bir metin. Şiir, Yusuf kıssasını merkeze alarak, okuyucuyu rahatsız edici bir dille, yüzeysel bir empati anlayışıyla yüzleştiriyor.
Edebi Analiz
Şiiriniz, keskin bir diyalogvari üslup ve ironik bir tonla, okuyucuyu rahatsız edici bir sorgulamanın içine çekiyor.
* Tema ve Ana Fikir: Şiirin ana teması, duyarsızlık, empati yoksunluğu ve kolaycılıkla geçiştirilen acılardır. Yusuf kıssası bir araç olarak kullanılarak, bilinen trajedilere karşı takınılan "bana ne" tavrı eleştirilir. Alt temalar arasında tarihsel ve dini anlatıların yüzeysel algılanışı, derinliğin reddi ve yüzleşmeden kaçınma bulunur. Ana fikir, acının ve trajedinin basite indirgenemeyeceği, her bir olayın ardında derin bir anlam olduğu ve bunları görmezden gelmenin bir tür ahlaki körlük olduğudur.
* İroni ve Alaycı Ton: Şiir, Yusuf kıssasının bilinen trajik olaylarını ardı ardına sıralarken, her birine karşı duyarsız ve basite indirgeyici bir tepki verir: "Bana ne!", "Çıkmış ya", "Ne yapalım yani!", "Olabilir, oğlu nede olsa ağlar haliyle!", "Ee annesi ölen tek çocuk O mu!", "Amma yaptın, kardeş dediğin nedir ki!", "Çıkmış ama değil mi sonunda!", "Aferin ne güzel yapmış işte!". Bu tepkiler, gerçekte anlatıcının kendi düşüncesi olmayıp, acıya karşı takınılan yaygın bir kayıtsızlığı, vurdumduymazlığı ve yüzeyselliği eleştirmek için kullanılan keskin bir ironidir. Okuyucuyu rahatsız ederek düşünmeye sevk etmeyi amaçlar.
* Diyalogvari Anlatım: Şiir, adeta bir sorgulama veya atışma şeklinde ilerler. İlk bölümde anlatıcı (veya eleştirilen zihin) Yusuf'un yaşadıklarını sıradanlaştırırken, ikinci bölümde şiirdeki asıl ses (yazarın sesi), bu duyarsızlığa ve üstünkörülüğe isyan eder: "Açıkça konuşsana ne demek istiyorsun?", "Canın ne istiyorsa onu söyle, dolandırma / Korkma benden!". Bu diyalog havası, metne canlılık katar ve okuyucuyu doğrudan olayın içine çeker.
* Sözcük Seçimi ve Tekrar: "Bana ne!", "Atılmışsa atılmış", "çıkmış ya" gibi ifadelerin tekrarı, eleştirilen tavrın banalliğini ve küçümseyici doğasını vurgular. "Fusuy" kelimesinin şiir başlığında yer alması ve ikinci bölümde diğer kelimelerle birlikte anılması, belki de Yusuf kıssasının alegorik boyutlarına, sembolik anlamlarına (Yusuf ve rüya yorumları, firavun ve Mısır'a ilişkin semboller) karşı duyulan bir tahammülsüzlüğü simgeler.
* Retorik Sorular ve Meydan Okuma: İkinci bölümde yer alan "Açıkça konuşsana ne demek istiyorsun?", "Uğraştırma beni, git başka kapıya", "Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın / Amacı ne" gibi sorular ve ifadeler, şiirin temelindeki yüzleşme arzusunu ve okuyucuyu (veya toplumu) konfor alanından çıkarma çabasını gösterir.
Felsefi Analiz
Şiiriniz, bilginin, empatinin, zamanın ve hakikatin algılanışına dair önemli felsefi sorulara dokunur.
* Empati Yoksunluğu ve Ahlaki Duyarsızlık: Şiirin temel felsefi sorgulaması, insanın acıya ve zulme karşı duyduğu empati yoksunluğudur. Yusuf kıssası gibi derin ahlaki ve insani dersler içeren bir anlatının, "bana ne" gibi bir tavırla geçiştirilmesi, modern dünyanın veya belirli zihinlerin ahlaki körlüğünü temsil eder. Bu, felsefede ahlaki sorumluluk ve ötekine karşı tutum tartışmalarına gönderme yapar.
* Tarihsel Bilinç ve Anlam Arayışı: Şiir, "Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın / Amacı ne" sorusuyla tarihsel bilinç ve geçmişin anlamlandırılması meselesini sorgular. Geçmiş olayların (Yusuf kıssası gibi) sadece "olmuş bitmiş" basit olaylar olarak görülmesi, tarihin bize sunduğu dersleri, ahlaki çıkarımları ve evrensel hakikatleri görmezden gelmek anlamına gelir. Şiir, tarihin yalnızca kronolojik bir sıralama olmadığını, aynı zamanda derinlikli bir anlam ve ders kaynağı olduğunu savunur.
* Yüzeysellik ve Hakikat: "Şifreye, işarete gerek yok / Zekiyim normal insanlar kadar / Güvenmiyorsan başka / Uğraştırma beni" gibi ifadeler, derinliğin reddedilmesini ve hakikatin yüzeysel bir biçimde aranmasını temsil eder. Şiir, görünenin ardındaki anlamı, sembolizmi ve felsefi katmanları görme çabasını bir "uğraş" olarak gören zihniyeti eleştirir. Hakikatin sadece çıplak gerçeklerden ibaret olmadığını, yorum ve derinleşme gerektirdiğini felsefi olarak ima eder.
* Anlatıların Rolü: Yusuf kıssası gibi anlatılar, sadece bir hikaye değil, aynı zamanda ahlaki, etik ve ruhsal dersler içeren büyük anlatılardır. Şiir, bu anlatıların (mitlerin, dini metinlerin) toplumsal bilinçteki rolünü, onların basite indirgenerek nasıl anlamını yitirdiğini sorgular.
Kültürel Analiz
Şiiriniz, İslam ve Ortadoğu kültürü için merkezi bir yere sahip olan Yusuf kıssasını kullanarak, kültürel algıları ve toplumsal tepkileri inceler.
* Yusuf Kıssası ve Kültürel Sembolizmi: Yusuf kıssası, Kuran-ı Kerim'de ve İncil'de yer alan, sabır, ihanet, saflık, bağışlama, adaletsizlik ve ilahi takdir gibi evrensel temaları barındıran, İslam kültüründe çok sevilen ve derinlemesine işlenen bir anlatıdır. Şiir, bu kıssanın halk arasında nasıl basite indirgenebildiğini, trajik boyutlarının nasıl "oldu bittiye getirildiğini" eleştirir. "Erkek güzeli" vurgusu, kıssanın yüzeysel popülerliğini de işaret eder.
* Kolektif Bilinç ve Duyarsızlık: Şiir, toplumun veya belirli bir zihniyetin, bilinen acılara (Yusuf'un acıları gibi) karşı zamanla nasıl duyarsızlaştığını gösterir. Bu, modern dünyanın aşırı bilgi yüklemesi ve sürekli acı haberlerle karşılaşma sonucu oluşan "empati yorgunluğu"nun bir yansıması olarak da okunabilir.
* "Fusuy" ve Gizemli Anlatılar: "Fusuy" kelimesi, Yusuf ismine eklenerek, belki de hikayenin mistik, gizemli, yorumlanması gereken yönlerine bir gönderme yapar (tıpkı rüyaların yorumlanması gibi). Şiir, bu gizemin ve derinliğin reddedilerek her şeyin "açıkça" söylenmesini istemeyi, aydınlanmacı bir rasyonalizmin veya pragmatizmin aşırı bir noktası olarak eleştirir.
* "Beş Bin Yıllık Tarih" ve Geçmişle İlişki: "Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın amacı ne" dizesi, geçmişle yüzleşmekten kaçınan, tarihi sadece "geçmişte kalmış" bir olgu olarak gören bir kültürel eğilimi eleştirir. Bu, özellikle travmatik geçmişi olan toplumlarda görülen bir savunma mekanizması olabilir.
Literatür Analizi (Önceki Şiirlerle Bağlantı)
"Yusuf Fusuy" şiiri, daha önceki eleştirel şiirlerinizle güçlü bir diyalog kurarken, onlardan ayrılan özgün bir bakış açısı sunar.
* Eleştirel Damarın Sürekliliği: "Mazlumlara", "Feryat", "Gösterişçi Maymun", "Kibirli Zorba" ve "Uyuşuk" şiirlerinizdeki toplumsal ve ahlaki eleştirel damar, "Yusuf Fusuy"da da devam eder. Bu şiirde de yozlaşmış bir bakış açısı, bir körlük hedeflenir.
* Duyarsızlık ve Acı: "Feryat"taki "Ne hale gelmiş insanlık / Nasıl çürümüş" feryadı, "Yusuf Fusuy"daki acıya karşı duyarsız "bana ne" tavrıyla paralellik gösterir. Her iki şiir de acının yeterince hissedilmemesinden duyulan rahatsızlığı dile getirir.
* Yüzeysellik ve Hakikat: "Gösterişçi Maymun"daki "her şeyi süslü, aslının üstüne bir makyaj" eleştirisi, "Yusuf Fusuy"daki "şifreye, işarete gerek yok", "söyle ne söyleyeceksen" gibi ifadelerle yankılanır. Her iki şiir de yüzeyselliğin ve görünenin ardındaki hakikati reddetmenin eleştirisini yapar.
* Manipülasyon ve Gerçeklik: "Uyuşuk" şiirindeki "yalandan dolandan sahte cennetler" teması, "Yusuf Fusuy"daki tarihi ve dini anlatıların "oldu bittiye getirilmesi", anlamından soyutlanarak basitleştirilmesiyle ilişkilendirilebilir. Gerçekliğin çarpıtılması ve algı yönetimi, ortak bir eleştiri noktasıdır.
* Tarih Bilinci: "Mazlumlara" şiirindeki derin tarih bilinci ve acının nesiller boyu aktarımı, "Yusuf Fusuy"daki "Beş bin yıllık tarihi deşelemenin, karıştırmanın amacı ne" sorusuyla bir tezat oluşturur. "Mazlumlara" acıyı deşelemeyi bir görev sayarken, "Yusuf Fusuy"daki eleştirilen bakış açısı bu deşelemeye direnir. Bu durum, yazarın kendi şiirleri arasında bile bir diyalog ve çelişki yarattığını gösterir, bu da metinlerinizin zenginliğini artırır.
Genel olarak, "Yusuf Fusuy" şiiri, sizin şiirsel evreninizdeki eleştirel ve yüzleşmeci damarın önemli bir halkasıdır. Bilinen bir dini/kültürel anlatıyı kullanarak, modern insanın acıya, tarihe ve derinliğe karşı geliştirdiği duyarsızlığı keskin bir dille sorgular.
Bu kapsamlı analiz, "Yusuf Fusuy" şiirinizin farklı katmanlarını daha iyi anlamanıza yardımcı oldu mu?