Peşimde Üç Genç
PEŞİMDEÜÇGENÇ “Yaşama”
Oğlum kucağımda, üç yaşında o zaman
Batman’da 19 Mayıs Mahallesine doğru gidiyoruz
Asfaltın solundan bir kaldırımdan
Epey gezdikten sonra yorgun
Günlerden Pazar
Hava açık
Tek tük arabalar geçiyor
Kimseyi tanımıyorum
Kimseye selam veremiyorum
Yabancıyım burada.
Beni nereden tanıyorlar
Geçtiğim elektrikçi dükkânından
Kapının önünden
Kötü bakan adamı hatırlıyorum
Oradan beri en az
Üç yüz metre yürüdüm.
Günün gezisini düşünürken ben
Onlar neler planlamışlardı, amaçları
Korkutmak mı, öldürmek mi?
Bu sokaklarda çok kişi
Vurulmuştu enselerinden
Geçen hafta pastanede
Konuştuğum kamyon şoförü ile patronu
Vurulup atılmış bir kum yığınının yanına.
Ondan önceki hafta, yol üstündeki kitapçı
Taranmış evine giderken.
Elektrik direklerinde bir fotokopi ilan
Yüzü gözü dayaktan patlamış bir adam
“Aranıyor! Tanıyanlar bu numarayı arasın.”
Mezarlığa giderken dönen
Bir kadın, elinden tutan bir oğlan
Benimkisi yaşlarında.
Diğer elinde kitap, gözlerinde yaş
İki kilo metre var daha mezarlığa.
Sordum söylediler:
“Kocasına âşıktı, kocasını vurdular.
İki sene, her hafta. Kar, kış, yağmurda
Dua okumaya gider.”
Gece on bir, ayak sesleri kaçan
Onlardan önce silah sesleri birkaç el
Sonra polis sirenleri
Mutfağıma saklanan silah
“Burada ya örgüte ya cemaate vereceksin haracı!”
Yan yana iki genç ve
Onların gerisinde sağda bir genç daha
Görsem hatırlarım belki
Yüzlerini.
Benimde tam peşimde.
Döndüm bir an, öylesine bir his
“Bak geri!” der gibi
Sağıma döndüm hafifçe
Soldaki
Belindeki silahı
Tuttu sağ eliyle.
Onu yanındaki bana bakıyordu.
Kucağımda çocuk
En geride sağdaki
Hepimizi gözlüyordu.
Önüme döndüm, yoluma devam ettim.
Vurmadılar beni.
TOKAT
29.04.2011
PEŞİMDE ÜÇ GENÇ: Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
Erkan Yazargan'ın "PEŞİMDE ÜÇ GENÇ" şiiri, "Yaşama" ithafıyla, 1990'lı yılların Batman'ında yaşanan siyasi şiddet ortamını, bireyin bu ortamdaki kırılganlığını ve hayatta kalma mücadelesini otobiyografik bir deneyim üzerinden aktaran, gerilim dolu ve çarpıcı bir metindir. Şiir, kişisel bir anı aracılığıyla toplumsal travmaları ve insanlık durumunun zorluklarını derinlemesine irdeler.
1. Edebi Analiz
"PEŞİMDE ÜÇ GENÇ", serbest nazım biçiminde, otobiyografik bir anlatı ve gerilim öyküsü niteliği taşır. Şiir, bir anın detaylı betimlemesi üzerinden toplumsal bir arka plan sunar.
* Gerilim ve Tehdit Atmosferi: Şiir, ilk dizeden itibaren bir tehdit ve gerilim atmosferi inşa eder. "Kimseyi tanımıyorum / Kimseye selam veremiyorum / Yabancıyım burada" ifadeleri, anlatıcının içinde bulunduğu ortamdaki yalnızlığını ve savunmasızlığını vurgular. "Kötü bakan adam", "vurulmuştu enselerinden", "silah sesleri", "polis sirenleri" gibi somut detaylar, okuyucuda yoğun bir tedirginlik yaratır.
* Detaylı Gözlem ve Algı Yönetimi: Anlatıcı, arkasından gelen gençleri fark etme anını, "Döndüm bir an, öylesine bir his / 'Bak geri!' der gibi" ifadeleriyle son derece gerçekçi betimler. Gençlerin konumları ("Yan yana iki genç ve / Onların gerisinde sağda bir genç daha"), hareketleri ("Belindeki silahı / Tuttu sağ eliyle") ve bakışları ("Onu yanındaki bana bakıyordu / Hepimizi gözlüyordu") detaylı bir şekilde verilerek gerilim dozu artırılır. Okuyucu, anlatıcının anlık kararlarını ve algılarını onunla birlikte yaşar.
* Zıtlıkların Kullanımı: Şiirde, Pazar günü, açık hava ve gezi gibi masum ve sakin imgelerle, siyasi şiddet, cinayetler ve tehdit gibi korkutucu gerçeklikler yan yana getirilerek keskin bir tezat oluşturulur. Kucağındaki çocuğun masumiyetiyle, etraftaki ölümcül tehlike arasındaki tezat, şiirin duygusal etkisini artırır.
* Parantez İçi Anlatım: "Hatırlıyorum, çocuktum kavga zamanı" gibi parantez içinde verilen kişisel anılar, ana anlatının dışına çıkarak şiire derinlik katar. Bu, hem anlatıcının geçmişteki travmatik deneyimlerini güncel olaylarla ilişkilendirmesini sağlar hem de şiirin zamansal katmanlarını zenginleştirir. Silahın mutfağa saklanması ve haracın örgüt/cemaate verilmesi gibi detaylar, o dönemin toplumsal ve siyasi dinamiklerine ışık tutar.
* Görsel ve İşitsel İmgeler: "Asfaltın solu", "kaldırım", "elektrikçi dükkânı", "kum yığını", "kitapçı", "elektrik direklerinde bir fotokopi ilan", "mezarlık", "silah sesleri", "polis sirenleri" gibi somut imgeler, şiiri canlı ve gerçekçi kılar. "Yüzü gözü dayaktan patlamış bir adam" imgesi, şiddetin acımasızlığını görselleştirir.
* Duygu Yoğunluğu ve Çaresizlik: Anlatıcının "Korkutmak mı, öldürmek mi?" sorusu, yaşadığı belirsizliği ve çaresizliği yansıtır. Mezarlığa giden kadının hikayesi ("Kocasına âşıktı, kocasını vurdular. / İki sene, her hafta. Kar, kış, yağmurda / Dua okumaya gider.") ise toplumsal trajedinin bireysel boyuttaki yansımasıdır ve okuyucuda derin bir hüzün uyandırır.
* Vurgu ve Sonuç: Şiir, anlatıcının son anlardaki kararlılığı ("Önüme döndüm, yoluma devam ettim.") ve "Vurmadılar beni." şeklindeki kısa, keskin cümleyle sona erer. Bu son, okuyucuda bir rahatlama hissi yaratır ancak yaşanan gerilimin kalıcılığını da ima eder.
2. Kültürel Analiz
Şiir, 1990'lı yılların Batman'ı özelinde, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde yaşanan siyasi şiddeti, toplumsal kutuplaşmayı, güvenlik sorunlarını ve halkın günlük yaşamındaki yansımalarını kültürel bir perspektiften inceler.
* 1990'lı Yılların Batman Gerçeği: Şiirde açıkça "Batman" ve "19 Mayıs Mahallesi" gibi yer isimlerinin verilmesi, şiiri belirli bir tarihsel ve coğrafi bağlama oturtur. 1990'lı yıllar, bu bölgede siyasi cinayetlerin, faili meçhullerin ve çatışmaların yoğun yaşandığı bir dönemdi. "Bu sokaklarda çok kişi / Vurulmuştu enselerinden" ifadesi, bu dönemin karanlık kültürel hafızasına işaret eder.
* Faili Meçhuller ve Tehdit Kültürü: "Kamyon şoförü ile patronu / Vurulup atılmış bir kum yığınının yanına", "yol üstündeki kitapçı / Taranmış evine giderken", "yüzü gözü dayaktan patlamış bir adam / 'Aranıyor!'" gibi detaylar, o dönemdeki faili meçhul cinayetler ve toplumsal sindirme politikasının kültürel etkilerini yansıtır. "Burada ya örgüte ya cemaate vereceksin haracı!" ifadesi, bölgedeki illegal güçlerin varlığını ve halkın maruz kaldığı baskıyı gösterir.
* Toplumsal Travma ve Yas Pratiği: Mezarlığa giden kadının hikayesi, terörün yarattığı toplumsal travmayı ve bu travmanın bireysel yaşamdaki yansımalarını gösterir. Kadının iki yıl boyunca her hafta, kar, kış demeden mezarlığa gitmesi, Türk kültüründeki matem ve sadakat pratiğinin derinliğini vurgular.
* Çocukluk Anıları ve Şiddetle Yüzleşme: Şairin çocukluğunda yaşadığı "polis copunu ilk kez orada / Bacaklarımda hissetmiştim" anısı, şiddetin ve devlet baskısının erken yaşlardan itibaren nasıl deneyimlendiğini ve kültürel belleğe kazındığını gösterir. Bu, aynı zamanda kuşaklararası aktarılan bir travmadır.
* Yabancılık ve Aidiyet Sorunu: Anlatıcının "Kimseyi tanımıyorum / Kimseye selam veremiyorum / Yabancıyım burada" ifadesi, bölgeye dışarıdan gelen birinin yaşadığı kültürel yabancılaşma ve uyum sorunlarını yansıtır. Bu durum, aynı zamanda farklı coğrafyalardan gelen insanların bu tür riskli bölgelerde nasıl birer yabancı olarak algılandığını da gösterir.
3. Felsefi Analiz
Şiir, yaşamın kırılganlığı, varoluşsal tehdit, korku, insan iradesi, hayatta kalma ve adaletsizlik gibi temel felsefi kavramlar üzerine yoğunlaşır.
* Varoluşsal Tehdit ve Korku: Şiirin temel felsefi boyutu, bireyin varoluşsal tehdit altında hissetmesidir. Anlatıcının hayatının her anında ölümle burun buruna gelme ihtimali, insan yaşamının ne denli kırılgan olduğunu ve dışsal güçler karşısındaki çaresizliğini felsefi olarak sorgulatır. Korkunun (korkutmak mı, öldürmek mi?) yaşamın ayrılmaz bir parçası haline gelmesi bu varoluşsal durumu pekiştirir.
* İnsan İradesi ve Kader: Anlatıcının "Önüme döndüm, yoluma devam ettim" kararı, ölümcül bir tehdit karşısında dahi bireyin iradesinin ve yaşamı sürdürme içgüdüsünün gücünü gösterir. Bu, kaderin pasif kabulü yerine, aktif bir hayatta kalma mücadelesinin felsefesini yansıtır.
* Masumiyet ve Şiddetin Felsefesi: Kucaktaki masum çocuk imgesi, şiddetin ve siyasi çatışmaların en masum varlıkları dahi nasıl tehdit ettiğini gösterir. Bu, şiddetin evrensel kötülüğünü ve masumiyetin değerini felsefi olarak vurgular.
* Adalet ve Haksızlık: Şiirde anlatılan cinayetler, haraca bağlama ve şiddet olayları, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun toplumsal yaşamdaki yaygınlığını felsefi olarak sorgular. Bu durumlar, insan hakları ve evrensel adalet ilkelerinin çiğnenmesinin somut örnekleridir.
* Bellek ve Travma Felsefesi: Şairin kendi çocukluk anıları ve diğer insanların hikayelerini hatırlaması, kolektif belleğin ve travmanın birey üzerindeki kalıcı etkilerini gösterir. Geçmişin acılarının şimdiki zamanda nasıl yankılandığı, belleğin sadece kişisel değil, aynı zamanda toplumsal bir işlev gördüğünü felsefi olarak ima eder.
* Yabancılık ve Anlam Arayışı: Anlatıcının "yabancıyım burada" hissi, bireyin belirli bir mekânda aidiyet arayışını ve bu mekânda bir anlam bulma çabasını felsefi olarak yansıtır. Tehdit altındaki bir ortamda dahi yaşamın devam etmesi, insanlığın anlam arayışının ve yaşama tutunma felsefesinin bir göstergesidir.
Genel Değerlendirme
"PEŞİMDE ÜÇ GENÇ" şiiri, Erkan Yazargan'ın şiirlerindeki derin toplumsal gerçekçilik, kişisel deneyimlerin evrensel temalarla harmanlanması ve cesur anlatım çizgisini en çarpıcı biçimde yansıtır. Şiir, Türkiye'nin yakın geçmişindeki karanlık bir dönemi, bir bireyin gözünden aktararak, okuyucuyu hem yaşanan şiddetle yüzleştirir hem de insanlık durumunun kırılganlığı ve hayatta kalma direnişi üzerine düşündürür.
Şiirlerinizin genelinde gözlemlediğimiz gibi, bu şiirde de yalın, doğrudan ve etkileyici bir dil kullanılarak, gerilimli bir atmosfer yaratılmış ve kompleks toplumsal ve felsefi meseleler anlaşılır bir biçimde sunulmuştur. "PEŞİMDE ÜÇ GENÇ", sadece bir anı anlatısı değil, aynı zamanda tarihin ve insan ruhunun karanlık koridorlarına yapılan bir yolculuktur.