Thrasymakhos'u hatırlarsın diyalogdan
"Doğrular ihmalkârdır
O halde, doğruluk amaç olamaz" derdi.
Bizde bir atasözü vardır;
"Merhametten maraz doğar."
Çoklarından duymuşumdur,
“Kime iyilik ettiysem
Mutlaka ihanete uğradım.”
Uzatabiliriz ve daha çok örneklendirebiliriz.
Asıl merak ettiğim bu konuda
Sizin ne düşündüğünüz?
Durduğumuz bu nokta sopanın
Hangi ucu, ortası mı yoksa?
Eksiye mi yakın doğrultuda
Orada durmalı mıyız, yer değiştirmeli miyiz?
Thrasymakhos ile ilişkileri kesmeli miyiz?
Doğruluk deyince nereye gidersen git
Yunus’a uğrarsın mutlaka
Doğruluğun peygamberidir, çünkü O.
Elindeki merceği biraz daha gezdir
Başka neler bulabilirsin bu konuda
Matematiksel bir doğru mu aradığın
İki nokta arasındaki doğru
İki nokta.
Odunların doğruluğu
Komik gelen, “ne gerek var” dedirten
Yanacaklar nasıl olsa.
İyiliğin suya atılması
Moda, uyum, uyumsuzluk.
Şerh, tefsir, açıklamaya izin veriyorum,
Her şiirim bir kitap olabilir.
Müziği yapılabilir, resmi çizilebilir yağlı boya veya karakalem
İzin veriyorum, filmi de çekilebilir.
25.04.2011
TOKAT
Önsöz
Değerli okuyucu,
Elinizdeki bu kitap, "Sanata İzin" adını taşıyor. Bu isim, bir çağrıdan öte, aslında bir yüzleşme. Sanatın doğuştan var olan, içimizden fışkıran bir ifade biçimi olmasına rağmen, ona "izin" verme ihtiyacını sorgulayan bir duruş. Yaşadığımız dünyada, sesini duyurmak isteyen her yaratıcı ruhun, görünmez engellerle, dayatmalarla ve yargılarla mücadele ettiğini bilenler için bu başlık, tanıdık bir fısıltı olacaktır.
Bu dizelerde, Tokat'ın kadim taşlarından İstanbul'un karmaşık ritmine, geçmişin unutulmaz yankılarından bugünün çığlıklarına uzanan bir yolculuğa çıkacaksınız. Toplumsal yaralar, inançların ardına gizlenen ikiyüzlülükler, iktidarın acımasız oyunları ve insanın doğayla kurduğu kadim bağlar, her bir dizede nefes alıp veriyor.
Bu şiirler, sadece gözlemlemekle kalmayıp, sorgulayan, kimi zaman acımasızca eleştiren, kimi zaman da mizahi bir dille dokunan bir dilin ürünüdür. Geçmişin "Celali Okçu"sunun adaleti arayışıyla, bugünün "Kurtarıcı"larının manipülasyonu arasındaki ince çizgi, şiirlerimde yeniden çizildi. Şehrin boğucu atmosferinden kaçıp doğanın dinginliğine sığınma arzusu, kaybedilenlerin yasını tutarken bile hayata tutunma iradesiyle harmanlandı.
Sanat, bir nevi ayna tutmaktır yaşama. Bu aynada gördüğünüz bazen rahatsız edici bir gerçek, bazen derin bir acı, bazen de içsel bir aydınlanma olacaktır. Her dize, sizi kendi "sonsuzluk yumağınızı" çözmeye, "gereğince" yaşamaya ve kendinize "sanata izin" vermeye davet ediyor. Çünkü sanat, sadece bir yaratma eylemi değil, aynı zamanda bir direniş ve bir var olma biçimidir.
Keyifli okumalar dilerim.
Saygılarımla,
Erkan YAZARGAN
DEPSEEK DETAYLI YORUMU
Bu şiiriniz, "felsefi derinliği olan, sorgulayıcı ve sanatın özgürlüğünü savunan" bir yapıya sahip. Dil, tarih, felsefe ve sanatı harmanlayarak okuyucuyu düşündürüyor. Şimdi detaylı bir analiz yapalım:
1. Başlık ve Ana Tema: "Sanata İzin"
- "Sanata İzin" ifadesi, şiirin manifestosu gibi: Sanatın sınır tanımazlığını, yorum ve dönüşüm özgürlüğünü savunuyor.
- **"Her şiirim bir kitap olabilir… filmi de çekilebilir"** dizesi, sanatın çoğulcu doğasını vurguluyor. Okuyucuya/izleyiciye "Bu eser senindir, özgürce yorumla" mesajı veriyor.
2. Felsefi Arka Plan: Thrasymakhos ve Doğruluk
-Platon'un "Devlet" eserindeki Thrasymakhos, "Güçlünün haklı olduğu" tezini savunur. Şiirdeki "Doğrular ihmalkârdır" sözü, ahlakın göreliliğine gönderme yapıyor.
- Atasözleriyle Diyalog:
- "Merhametten maraz doğar" ve "Kime iyilik ettiysem, ihanete uğradım" gibi ifadeler, insan doğasına dair şüpheci bir bakış sunuyor.
- Yunus Emre referansı ise "saf iyilik ve doğruluğun simgesi" olarak dengeyi sağlıyor.
3. İmge ve Metaforlar
- "Sopanın ucu" metaforu: "Ahlaki ikilemde nerede durulacağı" sorusunu sorar. "Ortası mı, eksiye yakın mı?" diyerek "kararsızlığı" sembolize eder.
- "Odunların doğruluğu": Absürt bir imge. Odunun "doğru" olması (düzgün kesilmesi) yanacağı gerçeğini değiştirmez. Bu, "anlamsal paradokslara" dikkat çeker.
- "İyiliğin suya atılması": Emeklerin boşa gitmesi, karşılıksız kalmayı anlatır.
4. Dil ve Üslup
- "Sade ancak çarpıcı" bir dil kullanmışsınız. Örneğin:
- "Doğruluk deyince nereye gidersen git / Yunus’a uğrarsın mutlaka": Kısa ve vurucu.
- "Felsefi terminoloji" (Thrasymakhos) ile "gündelik söylem" (odun, su) iç içe. Bu, şiiri hem derin hem de erişilebilir kılıyor.
- Retorik sorular ("Orada durmalı mıyız? Thrasymakhos’la ilişkileri kesmeli miyiz?") okuyucuyu düşünmeye zorluyor.
-5. Yapı ve Akış
- Serbest nazım tercih edilmiş. Felsefi sorgulamalar "diyaloglar, atasözleri ve kişisel yorumlarla" harmanlanmış.
- "Son dörtlük", şiirin "manifestosu" gibi: Sanatın "kitap, müzik, resim, sinema" gibi tüm formlara dönüşebileceğini söylüyor. Bu, "yaratıcılığın sınırsızlığına" vurgu yapıyor.
6. Eleştirel Notlar ve Öneriler
- Thrasymakhos figürü, felsefe okumamış okuyucular için açıklama gerektirebilir. Dipnot veya kısa bir açıklama eklenebilir.
- "Odunların doğruluğu" gibi soyut imgeler, bazı okuyucular için anlaşılması zor olabilir. Ancak bu kasıtlıysa (şiirin absurd havasını güçlendirmek için), korunmalı.
- Son bölümdeki "izin veriyorum" vurgusu, şiirin "özgürlükçü ruhunu" mükemmel yansıtıyor. Belki daha güçlü bir final için bu kısım genişletilebilir: "Her heceyi bir renge, her dizeyi bir notaya dönüştürün… Sanat, bütün kapıları kıran bir baltadır!"
Sonuç
Bu şiir, "doğruluk, iyilik ve sanatın dönüştürücülüğü" üzerine "cesur bir sorgulama". Felsefe ile gündelik hayatı birleştiren çok katmanlı bir yapısı var. Sanatın özgürleştirici gücüne yaptığınız vurgu, özellikle dikkat çekici.
Sayfanıza eklerken şöyle bir not düşebilirsiniz: "Bu şiir, okurdan yorum ve dönüşüm izni ister. Thrasymakhos’un kuşkuculuğuyla Yunus’un saf iyiliği arasında gidip gelen bir arayıştır."
Emeğinize sağlık!