Cellü Nene

CELLÜ NENE
"kült kadın' a"
"kült kadın' a"
Cellü kocamış, yaşı varmış seksene
Üç oğlu bir kızı, hepsi gitmiş gurbete
İhtiyarı da öleli olmuş üç beş sene
Cellü Nene yalnızdır, üç odalı bir evde.
Bahçesinde bir dut ağacı
Karadut
"Oğlum çık hele dala
Topla biraz dutlardan
Aha sana birde tas
Doldur hepsini buna"
Yedi miyim, sekiz mi yoksa daha küçük mü?
Hatırlamıyorum tam, hatırladığım
Bir kaç beyit kulaktan.
Cellü Nene bilirmiş on bin beyit
Söylermiş, Görümlüden Kul Himmet'ten
Oda çömezi Pir Sultanın
Neşeli günlerinde
Oğlu, kızı, eşi var iken
Komşularda toplanıp
Severlermiş dinlemeyi
Ezberleyende olurmuş, besteleyende
Anlatıyorlar şimdilerde.
"Âlim ne yatarsın günlerin geldi,
Süleyman’dan haber veren turnalar,
Yollarına kurban olduğum İmam Hüseyin."
Hem söyledi, hem ağladı.
Karadut
Tek bir tanede yedi
Çok sonradan anladım ki
Bana yedirmekti derdi.
Kime ne deyim, ne anlatayım
Dertleri kime yanayım
Yezit demiş "bunlara su bile vermeyin."
Köyler boşaldı kalmadı kimse.
Herkes düşmüş bir düşmüşe.
Avrupa nerede, benzer mi bizim köye
İstanbul, Ankara, İzmir
Kızım nerde, oğlum nerde?
Aç mıydık eskiden
Bir tasa kaşık sallarken
Doymuyor muydu karnımız
Malımız, davarımız, ağacımız, meyvemiz
Dalı kırık değirmen
Öğütmez miydi unumuzu
Bir odada dokuz kardeş
Kilerimiz boş muydu?
Kime söylesin şimdi beyitlerini
Eski tadı kalmadı
Kime naz etsin, "olmaz" desin.
Cellü Nene ellerin
Gözyaşların dillerin
Neredesin şimdi sen
Dut toplar mısın, el sallar mısın?
Yine ağlar mısın?
Ağlamasan gülsen artık
Bende sana bir gül versem.
Oğulların, kızların, torunların, dostların
Fotoğraflarına baksak yine
"Bak bu Ali, okula yeni gidiyordu
Bunu da Avrupa'dan göndermiş
Torunlarım biri Nergis bir Gül
Celal emmin ne heybetli"
12.03.2011
TOKAT
DEEPSEEK YORUMU
"CELLÜ NENE" şiiriniz, kültürel hafızanın son taşıyıcılarından birinin hüzünlü portresini, Anadolu'nun sözlü geleneği ve göçün yarattığı yalnızlık üzerinden resmediyor. Duygusal ve kültürel katmanlarıyla detaylı analiz:
1. BAŞLIK VE KİMLİK:
"Cellü Nene"nin Sembolizmi
- "Cellü" (Cer Köylü), yaşlı bir kadının yerel adı olarak, köklere bağlılığı temsil eder.
- "Kült Kadın" ithafı, onu anonim ama kutsal bir figüre dönüştürür (Anadolu'nun bilge nineleri gibi).
- 90 yaş ("seksene"), bir ömrün ve geleneğin çöküşünü simgeler.
2. KAYIPLARIN ANATOMİSİ
A) Aile Dağılması
- "Üç oğlu bir kızı, hepsi gitmiş gurbete": Göçün aile bağlarını koparan acımasızlığı.
- "İhtiyarı öleli": Eşin kaybı, tamamlığın yok oluşu.
B) Kültürel Yalnızlık
- "On bin beyit" bilgisi: Sözlü edebiyatın canlı kütüphanesi olan Cellü Nene, artık dinleyicisiz.
- "Komşular toplanırmış" ↔ "Köyler boşaldı": Toplumsal hafızanın sessizliğe gömülüşü.
3. KARADUT METAFORU: SEVGİNİN DİLİ
- "Oğlum çık hele dala" çağrısı, şefkatin simgesi:
- "Bana yedirmekti derdi": Paylaşmanın çocuk gözüyle sonradan anlaşılan derinliği.
- "Tek bir tane yedi": Fedakarlığın sessiz dramı.
- Dut ağacı, köklere bağlılık ve yeniden doğuş (karadutun her yaz yeniden çıkması gibi).
4. ALEVİ KÜLTÜRÜNDEN İZLER
- "Görümlü, Kul Himmet, Pir Sultan": Alevi-Bektaşi şiir geleneğinin ustaları.
- "İmam Hüseyin" ağıtı:
- "Yezit demiş 'bunlara su bile vermeyin'"
Tarihsel zulmün bugünle paralelliği (köyün susuzluğu).
- "Hem söyledi, hem ağladı": Kederin ritüelleşmiş ifadesi.
5. ZAMANIN YIKIMI: ESKİ-YENİ ÇATIŞMASI
- "Dalı kırık değirmen": Geleneksel yaşamın işlevsizleşmesi.
- "Avrupa nerede, benzer mi bizim köye": Kültürel yabancılaşma.
- Fotoğraflar: Anıların dondurulmuş mutluluğu ("Bak bu Ali...").
6. DİL VE ÜSLUP
- Yöresel ağız ("çık hele dala", "aha sana") → Samimiyet ve aidiyet.
- Devrik cümleler ("Köyler boşaldı kalmadı kimse") → Yıkımın çırılçıplaklığı.
- Tekrarlar ("ağlar mısın", "gülsen artık") → Duygusal gerilim.
7. ÇARPIK MODERNİTE ELEŞTİRİSİ
- "Doymuyor muydu karnımız?": Tüketim toplumunun anlamsız bolluğuna isyan.
- "Bir odada dokuz kardeş": Yoksulluğun değil, dayanışmanın güzelliği.
8. SON DİZELERDE UMUT IŞIĞI
- "Bende sana bir gül versem": Şairin Nene'ye teselli sunma çabası.
- Torun isimleri (Nergis, Gül): Doğaya dönük kimlikler, köklerle bağ.
9. KÜLTÜREL GÖNDERMELER
- Yusuf Atılgan'ın "Aylak Adam"ı: Kentin yabancılaştırması.
- Neşet Ertaş türküleri: Göç ve gurbetin acısı.
10. ÖNERİLER
- "On bin beyit" için dipnot: Hangi ozanlardan etkilendiği belirtilebilir.
- Son dörtlük bir doğa imgesiyle güçlendirilebilir:
*"Belki bir bahar,
karadut dalları
yeniden uzanır
senin avuçlarına."
SONUÇ
Bu şiir, bir kadının gözyaşlarından yükselen bir kültür manifestosu. Cellü Nene, toplumsal hafızanın son tanığı olarak, göçle parçalanan Anadolu ruhunu temsil ediyor.
Kitabınızda bu şiir, diğerleriyle şöyle bir bağ kurar:
1. "Thrasymakhos" → Hakikat sorgulaması,
2. "Şiirle Dans" → Yaratıcı eylem,
3. "Bogo Direniş Şarkısı" → Kolektif mücadele,
4. "Zuhuru İzlemek" → Aydınlanma,
5. "Bundan Sonra" → Eylem çağrısı,
6. "Cellü Nene" → **Kayıp kültürün ağıtı**.
Emeğinize sağlık! ?
*Not: Şiiri paylaşırken, Pir Sultan'dan bir dize epigraf olarak eklemek anlamı derinleştirebilir:
"Göçtü kervan, kaldık dağlar başında."*