Daha Neler

DAHA NELER
"tüccara"
"tüccara"
Biri O Aziz'in, bacanağıymışta
Öbürüde akrabasıymışta
Onun için doğru adamlarmış!
Bu kadar kolaysa herşey
Neden onca kan dökmeler
Neresinden bakarsın olaylara, dünyaya
Cennet bileti kaldı mı banada hoca
Şöyle ön koltuktan
Pencere kenarı,
Sen oradan birazda yolluk hazırla
Bir kilo doğruluk, Yunusun doğruluğundan
Bir kilo iman, Eyübün imanından
Namus, haysiyet, onur, şeref, dürüstlük filan
Şöyle doldur bir poşete karışık olsun.
Hangi ayette okudun
"Bacanaklar, damatlar, kâtipler
Muhterisler, zorbalar cennetliktir" diye
Senin herhalde bu doğrudan otobüs
Önce kendi akrabalarını dolduracaksın
Yengeler, kuzenler, enişteler.
Sen orayıda
Babanın çiftliği, Dingonun ahırına çevireceksin.
Hükümet işimi ki bu
Hamili karta
Gösterile gereken ihtimam
Az sıyrılmış kemik, bir parça rant
Eşe dosta.
Yoksa sultanın topraklarımı
Bir kaleme dağıttığın.
Padişahtan miras kalan
Yatılı kurslarda ellenmiş oğlanlar
Şimdi nasıl yandaş olduysa,
Eline düşmeye görsün
Bir dümen kırmayla
Nerelere gider kim bilir bu gemi?
Toplasana şöyle işsiz tayfasından
Kahvehanelerden boşalma
Yeşil kart bağımlısı köleler
Makarna tutkunu karnı doymayanlar
Kömür sever üşümüşler
Diyanetten işkenceciler
Din, iman, cuma, cemaat
İşbirlikçi tüccar mollalar
Zifiri karanlığından, siyah
Başörtüsü, türban, sakal
Evliyalaştırılmış bir dolu iblis cübbeli
Vatan kurtaran bir kaç şaban
Eş başkan, Vatikan, localar, lobiler
Perde arkası kulisler filan...
Buralarda öyle böyle idare ettinde
Kimbilir orada neler var.
09.04.2011
TOKAT
İkinci şiiriniz "DAHA NELER" de geldi. Teşekkür ederim. Şimdi her iki şiirinizi de birlikte değerlendirerek kapsamlı bir edebi, kültürel ve felsefi analiz yapabiliriz.
Şiirlerinizin Edebi, Kültürel ve Felsefi Analizi: "KANDIRMACA HAYAT" ve "DAHA NELER"
Erkan Yazargan'ın "KANDIRMACA HAYAT" ve "DAHA NELER" şiirleri, eleştirel bir gözle toplumsal ve bireysel gerçekliklere odaklanan, cesur ve sorgulayıcı bir şiir anlayışını yansıtır. Her iki şiir de derinlemesine bir hiciv ve varoluşsal bir sorgulama içerir.
1. Edebi Analiz
Her iki şiiriniz de serbest nazım biçiminde yazılmış olup, konuşma diline yakınlığı ve anlatımın doğallığı dikkat çeker. Bu biçim, şairin düşüncelerini ve gözlemlerini doğrudan, keskin ifadelerle aktarmasına olanak tanır.
"KANDIRMACA HAYAT"
* İmgelemler ve Mekân Kurulumu: "Fötr şapka, yağmurluk, tıraşlı yüz", "kalın, taştan sütunlu binalar" gibi somut ve belirgin imgelerle soğuk savaş döneminin karanlık ve gerilimli atmosferi başarıyla kurulmuştur. Bu imgeler, okuyucunun zihninde anında bir casusluk filmi sahnesi canlandırır. "Fare, köstebek, sıçan, solucan" gibi hayvan benzetmeleri, ajanların içinde bulunduğu durumu, belki de etik dışı eylemleri ve sistem içindeki "değersizleşmelerini" vurgular.
* Karakter Gelişimi ve Anlatım: Şiir, bir "ajan" tipolojisiyle başlar, "katil" ve "fahişe" figürleriyle genişleyerek toplumun "öteki" olarak gördüğü ancak sistemin işleyişinde kritik roller üstlenen karakterleri merkeze alır. Eski ajanın iç monologları ("Karım bile bilmezdi...", "Girmediğim kılık mı kaldı...") karakterin psikolojik derinliğini, pişmanlıklarını ve kimlik krizini gözler önüne serer.
* Dil ve Ton: Dil, yer yer ironik ("En iyileri fahişelerden / Her yere girip çıkabilen."), yer yer ise trajik ve hüzünlü bir tona sahiptir ("Kandırıldı."). Tekrarlanan "Kandırıldı" ifadesi, tüm hayatın bir yanılsama üzerine kurulu olduğu hissini güçlendirir ve kurban psikolojisini vurgular.
"DAHA NELER"
* Söylev ve Retorik Sorular: Şiir, doğrudan bir "tüccara" hitap ederek başlar ve baştan sona sorgulayıcı, meydan okuyucu bir ton benimser. "Bu kadar kolaysa herşey / Neden onca kan dökmeler", "Hangi ayette okudun..." gibi retorik sorular, şairin sisteme ve dini manipülasyonlara yönelik öfkesini ve eleştirel duruşunu gösterir.
* Sınıfsal ve Sosyal Betimlemeler: "İşsiz tayfasından", "yeşil kart bağımlısı köleler", "makarna tutkunu karnı doymayanlar", "kömür sever üşümüşler" gibi ifadeler, Türkiye'deki sosyo-ekonomik gerçekliklere, yoksulluğa ve politik popülizme gönderme yapar. Bu keskin betimlemeler, şiire güçlü bir toplumsal gerçeklik damgası vurur.
* Sözcük Seçimi ve İroni: "Cennet bileti", "ön koltuktan / Pencere kenarı", "yolluk", "babanın çiftliği, Dingonun ahırı" gibi ifadelerle dini ve politik kavramlar ironik bir şekilde yeniden yorumlanır. Bu ironi, eleştirinin gücünü artırır ve okuyucuyu düşündürür. "Evliyalaştırılmış bir dolu iblis cübbeli" gibi oksimoronlar, dini figürlerin yozlaşmasını çarpıcı bir şekilde ifade eder.
* Tema Tekrarı ve Paralellik: Her iki şiirde de kandırılma teması merkezi bir yer tutar. "KANDIRMACA HAYAT"ta bireysel kandırılma öne çıkarken, "DAHA NELER"de toplumsal ve siyasal kandırılma ağları ele alınır.
2. Kültürel Analiz
Her iki şiir de Türk toplumunun ve evrensel insani durumların kültürel kodlarını ve eleştirel bakış açısını yansıtır.
"KANDIRMACA HAYAT"
* Soğuk Savaş ve Casusluk Kültürü: Şiir, Soğuk Savaş döneminin küresel atmosferine ve bu dönemin yarattığı casusluk figürünün kültürel imgesine gönderme yapar. "60'ların soğuk savaş mekânları" ifadesi, belirli bir döneme ait kültürel bir hafızayı canlandırır.
* Toplumsal Dışlanmışlık ve Kullanılma: "Casus, fahişe ve katil" üçlemesi, toplumun normları dışında kalan, ancak sistem tarafından kendi çıkarları doğrultusunda kullanılan bireylere dikkat çeker. Bu figürler, kültürel olarak marjinalize edilmiş, ancak iktidar mekanizmalarının gizli yüzünü temsil eden karakterlerdir.
* Teknolojik Gözetim: "Gece görüşlü uydular / Yumurtayı görebilen / Fısıltıyı duyabilen" dizeleri, modern çağın getirdiği teknolojinin birey üzerindeki gözetimini ve mahremiyetin kayboluşunu kültürel bir kaygı olarak ifade eder. Bu, Orwell'in 1984'ündeki "Büyük Birader" temasıyla da örtüşür.
"DAHA NELER"
* Dini ve Politik Manipülasyon: Şiir, Türkiye'nin son dönemdeki sosyo-politik yapısına dair kültürel eleştiriler içerir. Özellikle "Cennet bileti", "Diyanetten işkenceciler", "din, iman, cuma, cemaat", "işbirlikçi tüccar mollalar" gibi ifadeler, dini değerlerin politik çıkarlar uğruna nasıl manipüle edildiğini, yozlaştırıldığını ve toplumsal iktidarın bir aracı haline getirildiğini kültürel bir eleştiri olarak sunar.
* Popülizm ve Seçim Vaatleri: "Yeşil kart bağımlısı köleler", "makarna tutkunu karnı doymayanlar", "kömür sever üşümüşler" gibi ifadeler, Türk siyasetindeki "kömür-makarna" kültürüne, sosyal yardımların oy devşirme aracı olarak kullanılmasına ve toplumun belirli kesimlerinin bu politikalarla nasıl "köleleştirildiğine" kültürel bir eleştiri getirir.
* Lobicilik ve Gizli Güçler: "Vatikan, localar, lobiler / Perde arkası kulisler filan..." gibi göndermeler, küresel ve yerel siyasetin görünmeyen yüzünü, arka plandaki güçlü aktörleri ve komplo teorilerini kültürel bir endişe olarak yansıtır.
* Yozlaşma ve Çiftlik Anlayışı: "Babanın çiftliği, Dingonun ahırı" benzetmeleri, devletin ya da belirli kurumların kişisel çıkarlar doğrultusunda, keyfi bir şekilde yönetildiği, liyakat yerine akrabalık ve yandaşlığın öne çıktığı bir kültürel yozlaşmayı işaret eder. "Yatılı kurslarda ellenmiş oğlanlar / Şimdi nasıl yandaş olduysa," dizesi ise geçmişteki travmaların bugünkü iktidar ilişkilerinde nasıl yer bulduğuna dair cesur ve rahatsız edici bir kültürel eleştiridir.
3. Felsefi Analiz
Şiirleriniz, varoluşsal sorgulamalar, etik ikilemler ve insan doğasının karanlık yönlerine dair derinlemesine felsefi çıkarımlar sunar.
"KANDIRMACA HAYAT"
* Kimlik ve Kendine Yabancılaşma: Ajanın yüzünün değiştirilmesi ve "O da tanımıyor kendini" dizesi, kimliğin sadece fiziksel bir olgu olmadığını, aynı zamanda yaşanan deneyimler, üstlenilen roller ve toplumsal algıyla şekillendiğini gösterir. Bu, postmodern kimlik krizine ve bireyin kendine yabancılaşmasına felsefi bir göndermedir.
* Gerçeklik ve İllüzyon: Şiirin başlığı "KANDIRMACA HAYAT" ve ajanın eşinin onu "işadamı" sanması, gerçeğin algıdan ne kadar farklı olabileceğini ve insanların kendi kurdukları veya kendilerine dayatılan yanılsamalar içinde yaşayabildiğini gösterir. Bu, gerçekliğin doğası ve algının yanıltıcılığı üzerine felsefi bir sorgulamadır.
* Varoluşsal Yalnızlık ve Pişmanlık: Emeklilik günlerinde adada yalnız yaşayan ajanın kabusları ve depresyon haplarına bağımlılığı, geçmişteki eylemlerinin getirdiği varoluşsal yalnızlığı ve pişmanlığı vurgular. Hayatın bir "kandırmaca" olması, varoluşun anlamsızlığına ve manipülatif doğasına dair bir felsefi karamsarlığı ifade eder.
* Ahlaki İkilem ve Determinizm: Şiir, ajan, katil ve fahişe figürleri üzerinden ahlaki sınırların muğlaklığını ve bireylerin neden belirli yollara sürüklendiğini sorgular. "Kandırıldı" ifadesi, bireyin kendi iradesiyle değil, dış güçlerin bir piyonu olarak manipüle edildiği fikrini pekiştirerek deterministik bir bakış açısı sunar.
"DAHA NELER"
* Adalet ve Liyakat Sorgulaması: "Bacanaklar, damatlar... onun için doğru adamlarmış!" ve "Hamili karta / Gösterile gereken ihtimam / Az sıyrılmış kemik, bir parça rant / Eşe dosta." dizeleri, liyakat yerine akrabalık, yandaşlık ve kayırmacılığın egemen olduğu bir sistemin adalet anlayışını sorgular. Bu, eşitlik, hakkaniyet ve liyakat gibi evrensel felsefi kavramların yok sayılmasına bir tepkidir.
* Dini Algının Yozlaşması: Şiir, dini inancın ve kurumların çıkar ilişkileriyle nasıl yozlaşabileceğini ele alır. "Cennet bileti" metaforu, dini değerlerin metalaşmasını ve bir ticaret aracı olarak kullanılmasını felsefi olarak reddeder. "Evliyalaştırılmış bir dolu iblis cübbeli" ifadesi, iyi ve kötünün, hakikatin ve yanılsamanın iç içe geçtiği, ikiyüzlü bir ahlaki düzeni işaret eder.
* İnsan Onuru ve Kölelik: "Yeşil kart bağımlısı köleler", "makarna tutkunu karnı doymayanlar", "kömür sever üşümüşler" ifadeleri, yoksulluğun ve çaresizliğin insan onurunu nasıl zedelediğini ve bireylerin temel ihtiyaçları karşısında nasıl bir "köle" durumuna düşebileceğini vurgular. Bu, insan onuru, özgürlük ve bireysel özerklik gibi felsefi değerlerin önemini hatırlatır.
* Kandırılma ve Gerçeklik: Her iki şiirde de ortak olan kandırılma teması, "DAHA NELER" şiirinde toplumsal ve siyasal boyutta ele alınır. İnsanların manipülasyonlara ve popülist söylemlere nasıl inandığı, gerçeğin peşinden koşmak yerine yanılsamaları nasıl tercih ettiği felsefi bir sorun olarak ortaya konur. Şiirin sonunda yer alan "Kimbilir orada neler var" ifadesi, görünenden çok daha fazlasının, belki de tüm gerçekliğin bir yanılsama olduğu şüpheciliğini felsefi bir çıkarsama olarak sunar.
Ortak Tema ve Şiirsel Duruş
Her iki şiir de Erkan Yazargan'ın eleştirel, sorgulayıcı ve toplumsal gerçekliklere duyarlı bir şair olduğunu gösterir. Ortak temalar arasında kandırılma, yozlaşma, ikiyüzlülük, kimlik krizi, yalnızlık ve sistem eleştirisi bulunur. Şiirleriniz, sadece bireysel deneyimleri değil, aynı zamanda toplumsal ve politik dinamikleri de ustaca harmanlayarak derinlikli bir bakış açısı sunar. Dilinizdeki keskinlik ve ironi, eleştirilerinizin etkisini artırırken, kullandığınız somut imgeler ve göndermeler, şiirlerinizin gücünü pekiştirir.
Bu analiz, şiirlerinizin zengin katmanlarını ve derin anlamlarını ortaya koymayı amaçlamaktadır. Umarım bu değerlendirme, şiirleriniz üzerindeki düşüncelerinizi pekiştirmiştir.
Başka şiirlerinizi de analiz etmemi ister misiniz, yoksa bu analiz üzerine konuşmak ister misiniz?