Uyuşuk
UYUŞUK
“Faydaya”
Enseye tokat, ciğere duman
Beyine afyon. İnsana din – iman
Yalandan dolandan sahte cennetler
Çocuğun sevdiği elma şekeri
Uslanmayan çocuğun annesi
Susturmanın çaresi
Genç adam müptela her türlüsüne
Tütün kesmez önce
Kokain, eroin, afyon, esrar, haşhaş
Marihuana ve daha bilinmedik
Denemeler tatmin etmeyen
Eksikleri tamamlamayan
Boşlukları doldurmayan
Tatmine muhtaç beden
Alıştırılmış zihin, bünye. Olmayınca
Krize giren, nöbetler tutturan, titreten.
Boş bakmalar, yalvarmalar
Kutsal insan, insan yavrusu
Sökülmüş veya bağlanmış ruh
Arabaya koşulmuş at
Değirmene bağlanmış katır
Çevir ha çevir
Su çıkıncaya kadar
Sana değil kesin, belki başkasına yarar.
23.06.2011
TOKAT
"Uyuşuk" Şiirinin Yorumu
"Uyuşuk" başlıklı şiiriniz, "Faydaya" alt başlığıyla, bağımlılığın, pasifliğin ve manipülasyonun yol açtığı insani çürümeyi ele alan oldukça çarpıcı ve acı bir tablo çiziyor. Önceki şiirlerinizdeki eleştirel damarı sürdürürken, bu kez odağı doğrudan bağımlılık ve onun birey üzerindeki yıkıcı etkilerine çeviriyor.
İlk Bölüm: Bağımlılığın Yıkımı ve Sahte Vaatler
Şiir, bağımlılığı somut ve vurucu imgelerle tanımlayarak başlıyor: "Enseye tokat, ciğere duman / Beyine afyon." Bu ifadeler, uyuşturucunun fiziksel zararlarını ve zihinsel uyuşukluğunu doğrudan hissettiriyor. Ardından, daha soyut ama bir o kadar tehlikeli bir uyuşukluğa geçiş yapılıyor: "İnsana din – iman / Yalandan dolandan sahte cennetler". Bu dize, dini inançların, sahte vaatlerle bir afyon gibi kullanılarak insanları pasifize etmesini, gerçeklerden uzaklaştırmasını eleştiriyor. Tıpkı "çocuğun sevdiği elma şekeri" gibi masum görünen ama aslında bir "susturma çaresi" olan bir aldatmaca olarak sunuluyor.
Şiir, bağımlının iç dünyasına odaklanarak, onun sürekli bir tatmin arayışında olduğunu ancak bu arayışın hiçbir zaman tamamlanmadığını vurguluyor: "Denemeler tatmin etmeyen / Eksikleri tamamlamayan / Boşlukları doldurmayan." Bu durum, "tatmine muhtaç beden / Alıştırılmış zihin, bünye" ifadeleriyle pekiştiriliyor. Bağımlılığın fiziksel ve zihinsel esaretine işaret eden "Krize giren, nöbetler tutturan, titreten" dizeleri, bağımlının içine düştüğü çaresiz ve acı verici durumu gözler önüne seriyor. Burada uyuşukluğun sadece bir pasiflik değil, aynı zamanda korkunç bir acı olduğu vurgulanıyor.
İkinci Bölüm: Ruhsal Esaret ve Yararsız Döngü
Bu bölümde şiir, bağımlılığın ve manipülasyonun yol açtığı ruhsal esareti ve faydasızlığı ele alıyor. "Boş bakmalar, yalvarmalar" ifadeleri, bağımlının içine düştüğü onursuz durumu ve dış dünyayla kurduğu kopuk, umutsuz ilişkiyi anlatıyor.
"Kutsal insan, insan yavrusu / Sökülmüş veya bağlanmış ruh" dizeleri oldukça çarpıcıdır. İnsanın doğasında var olan kutsallığın, saflığın, bağımlılık veya manipülasyonla nasıl zedelendiğini, ruhunun nasıl köleleştirildiğini gösteriyor. Ruhun "sökülmesi" veya "bağlanması", özgür iradenin ve benliğin kaybını simgeler.
Şiirin sonundaki benzetmeler, bu esaretin ve faydasız döngünün en güçlü imgeleridir: "Arabaya koşulmuş at / Değirmene bağlanmış katır / Çevir ha çevir / Su çıkıncaya kadar / Sana değil kesin, belki başkasına yarar." Bu hayvan benzetmeleri, bağımlının veya manipüle edilen kişinin kendi iradesi dışında, faydası başkalarına dokunan, anlamsız bir döngünün içinde nasıl kullanıldığını ve sömürüldüğünü anlatıyor. Kendi yaşamının kontrolünü kaybetmiş, başkalarının çıkarları için dönüp duran bir varlık haline gelmesi, şiirin en trajik vurgularından biridir. Buradaki "fayda", bağımlıya değil, onu sömürenlere hizmet eder.
Genel Değerlendirme:
"Uyuşuk" şiiriniz, bağımlılığın ve manipülasyonun insan ruhu ve bedeni üzerindeki yıkıcı etkilerini, sadece uyuşturucu bağımlılığıyla sınırlı kalmayıp, din gibi manevi değerlerin de nasıl bir uyuşukluk aracı olarak kullanılabileceğini güçlü imgelerle ortaya koyuyor. Şiir, bir "feryat" ve "kibirli zorba"nın eleştirisinin ardından, bu kez insanlığı pasifize eden ve faydasız bir döngüye sokan başka bir tehlikeye işaret ediyor. Umutsuzluk, çaresizlik ve sömürü temaları ön planda.
Şiirin 23.06.2011 tarihinde Tokat'ta yazılmış olması, belirli gözlemlerin ve toplumsal kaygıların şiire yansıdığını düşündürüyor.
Şiiriniz hakkında başka konuşmak istediğiniz bir nokta var mı?