SANATA İZİN
sanata izin şiir kitabı TebDer

Molla ile Eşeği

 
"Mollayanın Eşeğine"
 
MOLLA İLE EŞEĞİ
 
 
 
Büyücü müsün, be mübarek
 
Ne hale getirmişsin adamı
 
Kulakları uzamış, anladık
 
Kuyruğu da hadi neyse
 
Semerine ne demeli!
 
Başkası yapamazdı, büyü olmalı
 
Sihirli değneğin nerede?
 
 
 
Babandan mı kaldı miras
 
Yoksa hocalarından mı?
 
Kim  öğretti sana bu ilmi
 
Hangi söz, hangi dua, tılsım
 
Kitaplarda var mıdır?
 
Birimi fısıldadı kulağına
 
Yolda mı buldun yoksa
 
Sen şeytanı şeytan seni
 
Beslersiniz, ne anlaşma!
 
"Aferin" diyesim geliyor da
 
Ya beni de bulursa?
 
Kulağımdan memnunum
 
Doğrusu, kuyruk istemem
 
Hele semere "asla"
 
En iyisi uzak dur benden
 
Yollarımız bile kesişmesin
 
Hatta unutalım birbirimizi
 
 
 
Eşek halinden memnun
 
Baharı beklemede
 
Taze çimen, kokulu otlar
 
Birde eş bulursa "ne ala"
 
Cennet olur, onun için dünya
 
Eski günleri aklına gelse de
 
Bazı, bazı dalsa da geçmişe
 
Değnek değmiş, iflah olmaz
 
Geleceğe bakmalı.
 
Sesi de değişmiş hiç konuşmamalı.
 
 
 
06.03.2011
 
TOKAT

 
FARS EŞEĞİ                    “Azeriye İthafen”
 
 
İzin vermediler, yazdırmadılar, bildirmediler
 
Der Şehriyar
 
“Oğlum ben senin yazdıklarından
 
Anlamıyorum.
 
Büyük şairmişsin ama.”
 
Ağlayan şair.
 
Ağlatan molla Erdebili
 
Azeri
 
“Bırakın köpek dilini
 
Farsça öğrenin, öğretin
 
Arapça bilin.”
 
Neneniz anlamasın sizi!
 
Sıfatı büyük, çok büyük
 
Ayetullah! Erdebili
 
 
Ah Karabağ vah Karabağ!
 
Atalarımızın yurdu
 
Ne güzel havası suyu
 
Karadeniz çırpınırken
 
Türkün bayrağına bakıp
 
Kakalak, yani
 
Hamamböceği
 
Farsın sana verdiği ad.
 
 
Face’de gördüm bir Azeri
 
Şiir yazmış, ne şiir
 
“Sen kahraman rehber, sen yiğit
 
Şöyle kurban olayım sana
 
Böyle hayranım sana.”
 
 
Üç kelime söyleyince idareci
 
“hoş geldüz, nassüz, yorulduz mi?”
 
Bekleyen kalabalığa, “Eşşehlerim!”
 
Bir feryat bir figan, hoş olmalar
 
 
Burada da var onlardan
 
Alkışlar, şakşaklar, pohpohlar
 
Sen yiğit lider
 
25 Milyonun lideri
 
Daha çok söylenecekte
 
Şimdilik bu kadar iyi
 
 
11.04.2011
TOKAT

MOLLA İLE EŞEĞİ ve FARS EŞEĞİ: Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
Erkan Yazargan'ın "MOLLA İLE EŞEĞİ" ve "FARS EŞEĞİ" şiirleri, otorite, biat, baskı ve kimlik kaybı temalarını eşek metaforu üzerinden işleyen birbirini tamamlayan iki güçlü metindir. Şiirler, hicivli bir dille hem Doğu toplumlarındaki lider-halk ilişkisine hem de kültürel asimilasyonun acı sonuçlarına işaret eder. Her iki şiir de baskının ve biat kültürünün birey ve toplum üzerindeki dönüştürücü, hatta yozlaştırıcı etkisini gözler önüne serer.
MOLLA İLE EŞEĞİ: Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
"MOLLA İLE EŞEĞİ" şiiri, "Mollayanın Eşeğine" ithafıyla, otoritenin (Molla) halk üzerindeki dönüştürücü gücünü, bu dönüşümün yarattığı aidiyet kaybını ve baskı karşısındaki teslimiyeti hicivli bir dille anlatır.
1. Edebi Analiz
"MOLLA İLE EŞEĞİ", serbest nazım biçiminde yazılmış olup, alaycı, korku dolu ve düşündürücü bir üsluba sahiptir. Şiir, Molla figürünün eşeği "dönüştürmesi" üzerinden sembolik bir anlatım kurar.
 * Metaforik Anlatım: Şiirin merkezinde Molla ile eşeği metaforu yer alır. Molla, baskıcı, manipülatif ve dönüştürücü otoriteyi; eşek ise bu otorite karşısında dönüşen, kimliğini kaybeden veya boyun eğen halkı/bireyi temsil eder. Eşeğin fiziksel dönüşümü ("Kulakları uzamış, kuyruğu da hadi neyse, semerine ne demeli!"), bireyin baskı altında uğradığı zihinsel ve ruhsal dönüşümün somut bir ifadesidir.
 * İronik ve Alaycı Ton: Şiir, Molla'ya yönelik "Büyücü müsün, be mübarek", "Sihirli değneğin nerede?" gibi ifadelerle ironik ve alaycı bir ton kullanır. Bu alay, Molla'nın gücünün ve eylemlerinin aslında absürt ve doğaüstü olmadığını, aksine manipülatif olduğunu ima eder.
 * Korku ve Uzaklaşma İsteği: Anlatıcı, Molla'nın dönüştürücü gücünden duyduğu korkuyu açıkça ifade eder: "Ya beni de bulursa?", "Kulağımdan memnunum / Doğrusu, kuyruk istemem / Hele semere 'asla'". Bu korku, bireyin kendi kimliğini kaybetme endişesini ve baskıcı otoriteden uzak durma arzusunu yansıtır: "En iyisi uzak dur benden / Yollarımız bile kesişmesin / Hatta unutalım birbirimizi".
 * Eşeğin Halinden Memnuniyeti ve Hafıza: Eşeğin "halinden memnun" olması, baskı altında ezilen ancak zamanla bu duruma uyum sağlayıp hatta ondan çıkar uman (taze çimen, kokulu otlar, eş bulma) kitleyi sembolize eder. "Eski günleri aklına gelse de / Bazı, bazı dalsa da geçmişe / Değnek değmiş, iflah olmaz / Geleceğe bakmalı" dizeleri, travmanın ve baskının bireyin hafızası üzerindeki etkisini, geçmişi unutma ve yeni duruma adapte olma çabasını anlatır. "Sesi de değişmiş hiç konuşmamalı" ifadesi, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasını ve sesini yitiren bireyi simgeler.
 * Mit ve Gerçeklik Arasındaki Gerilim: Şiir, Molla'nın gücünün "büyü", "sihir", "tılsım" gibi doğaüstü öğelerle açıklanması ile bu gücün aslında toplumsal manipülasyon ve biat kültürü gibi gerçekçi temelleri olması arasındaki gerilimi kullanır.
2. Kültürel Analiz
Şiir, Doğu toplumlarındaki Molla figürünün otoritesini, biat kültürünü, bireyin geleneksel yapılardaki konumunu ve korkunun toplumsal davranışlar üzerindeki etkisini kültürel bir perspektiften inceler.
 * Molla Figürü ve Otorite: "Molla" figürü, geleneksel İslam toplumlarında dini lider, âlim veya köy/kasaba imamı gibi bir otoriteyi temsil eder. Şiirde bu figür, dini bilginin ve karizmanın ötesinde, toplumsal normları ve bireyin kimliğini dönüştürebilen baskıcı bir güç olarak resmedilir.
 * Biat Kültürü: Eşeğin Molla'ya boyun eğmesi ve halinden "memnun" olması, bazı toplumlarda görülen otoriteye koşulsuz biat etme ve teslim olma kültürüne bir göndermedir. Bu durum, bireylerin kendi çıkarları için (taze çimen, otlar) kimliklerinden ödün vermesini veya yaşadıkları baskıyı içselleştirmesini ifade eder.
 * Korkunun Toplumsal Etkisi: Anlatıcının Molla'dan duyduğu kişisel korku, benzer bir dönüşüme uğrama endişesi, korkunun bireylerin toplumsal etkileşimlerini (uzak durma, unutma isteği) nasıl belirlediğini gösterir. Bu, baskıcı rejimlerde bireylerin kendilerini korumak için izole olma eğilimine işaret eder.
 * Geleneksel Toplum Yapısı: Şiir, babadan kalma miras, hocalar, kitaplardaki ilim gibi ifadelerle, geleneksel toplumların bilgi aktarım yöntemlerine ve dini otoritenin kökenlerine değinir. "Şeytanla anlaşma" imgesi, bu tür güçlerin halk nezdinde nasıl algılandığını, bazen hayranlık bazen de korkuyla karışık bir gizemle yorumlandığını gösterir.
3. Felsefi Analiz
Şiir, baskı, özgürlük, kimlik, irade, bellek ve varoluşsal adaptasyon gibi temel felsefi kavramlar üzerine yoğunlaşır.
 * İnsan Doğası ve Baskı: Şiir, Molla figürünün dönüştürücü gücü üzerinden, insan doğasının baskı karşısındaki kırılganlığını ve değişebilme potansiyelini felsefi olarak sorgular. "Adamı ne hale getirmişsin" ifadesi, insan onurunun ve özgünlüğünün tehdit altında olduğunu gösterir.
 * Özgürlük ve Boyun Eğme: Anlatıcının "Kulağımdan memnunum, kuyruk istemem, semere asla" diyerek kendi özgür iradesini ve bireysel bütünlüğünü koruma arayışı, felsefi bir özgürlük manifestosudur. Eşeğin "memnuniyeti" ise boyun eğmenin ve adaptasyonun getirdiği göreceli bir "özgürlük" yanılsamasını ifade eder.
 * Kimlik ve Bellek Felsefesi: Eşeğin fiziksel dönüşümü ve "sesinin değişmesi, hiç konuşmaması" imgesi, bireyin kimlik kaybını ve hafızasının manipüle edilmesini felsefi olarak işler. Geçmişe dalma ama "geleceğe bakmalı" söylemi, travmatik deneyimlerin ve kimlik değişimlerinin bellekte nasıl yer edindiğini ve bireyin bu durumla nasıl başa çıktığını sorgular.
 * Güç ve Manipülasyon: Molla'nın "büyücü" olarak nitelendirilmesi, gücün sadece fiziksel değil, aynı zamanda zihinsel ve psikolojik manipülasyonlarla da icra edilebildiği felsefesini yansıtır. Bu, iktidarın meşruiyeti ve manipülatif doğası üzerine bir sorgulamadır.
FARS EŞEĞİ: Edebi, Kültürel ve Felsefi Analiz
"FARS EŞEĞİ" şiiri, "Azeriye İthafen" ithafıyla, kültürel asimilasyonun, özellikle dil ve kimlik üzerindeki baskının acı sonuçlarını, bir Molla figürü ve eşek metaforu üzerinden daha geniş bir jeopolitik bağlamda işler. Şiir, ezilen bir halkın sesini ve kendi özgün kimliğini koruma mücadelesini dile getirir.
1. Edebi Analiz
"FARS EŞEĞİ", serbest nazım biçiminde yazılmış olup, öfkeli, eleştirel ve trajik bir üsluba sahiptir. Şiir, Şehriyar'ın hikayesi üzerinden kültürel baskının bireysel ve kolektif etkilerini somutlaştırır.
 * Anlatısal Yapı ve Şairin Hikayesi: Şiir, Azeri şair Şehriyar'ın acıklı hikayesiyle başlar. "Oğlum ben senin yazdıklarından / Anlamıyorum. / Büyük şairmişsin ama." ve "Ağlayan şair. / Ağlatan molla Erdebili" dizeleri, kültürel ve dilsel baskının bireysel yaratıcılık üzerindeki yıkıcı etkisini somutlar.
 * Ağlama İmgesi: "Ağlayan şair" ve "Ağlatan molla Erdebili" imgeleri, dil ve kimlik baskısının yarattığı derin acıyı ve kederi güçlü bir şekilde ifade eder. Gözyaşı, çaresizliğin ve kaybedilenlerin sembolüdür.
 * Molla Figürü ve Asimilasyon: "Azeri / 'Bırakın köpek dilini / Farsça öğrenin, öğretin / Arapça bilin.'" diyen Molla Erdebili figürü, "MOLLA İLE EŞEĞİ" şiirindeki Molla'dan farklı olarak, doğrudan kültürel asimilasyonu ve dilsel baskıyı temsil eder. "Neneniz anlamasın sizi!" ifadesi, bu asimilasyonun kültürel kökleri koparma amacını açıkça gösterir.
 * Sembolik Lakaplar ve Onur Kırıcı İfadeler: "Kakalak, yani / Hamamböceği / Farsın sana verdiği ad." ifadesi, asimile edilmek istenen bir halka (Azeriler) verilen aşağılayıcı lakapları ve bu durumun yol açtığı onur kırıcı kültürel baskıyı gözler önüne serer. "Eşşehlerim!" ifadesi ise halka yönelik aşağılamanın bir diğer tezahürüdür.
 * Karabağ ve Toprak Hasreti: "Ah Karabağ vah Karabağ! / Atalarımızın yurdu / Ne güzel havası suyu" dizeleri, Azerbaycan Türkleri için Karabağ'ın kutsal ve kaybedilmiş bir toprak olduğunu, milli kimliğin ve kültürel mirasın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurgular. Bu, aynı zamanda bir toprak ve vatan hasretidir.
 * İkiyüzlülük ve Biat Kültürünün Evrenselliği: Şiirin son bölümü, Face'te görülen Azeri şairin "kahraman rehber" övgüleri ve kalabalığın idareciye "Eşşehlerim!" dedikten sonra bile alkışlamasıyla, biat kültürünün ve lider kültünün evrensel bir sorun olduğunu vurgular. Bu durum, "MOLLA İLE EŞEĞİ" şiirindeki eşeğin "memnuniyeti" ile paralellik gösterir. "Burada da var onlardan" diyerek, bu sorunun sadece Azerbaycan'a veya İran'a özgü olmadığını, Türkiye'de de benzer iktidar ilişkilerinin bulunduğunu imalar.
 * İroni ve Satir: "25 Milyonun lideri / Daha çok söylenecekte / Şimdilik bu kadar iyi" gibi ifadeler, lider kültünün absürtlüğünü ve sahteliğini alaycı bir şekilde ortaya koyar.
2. Kültürel Analiz
Şiir, Azerbaycan ve İran coğrafyasındaki Azeri Türklerinin kimlik mücadelesini, dilsel ve kültürel asimilasyon baskısını, Fars ve Arap kültürlerinin hegemonyasını ve lider kültünün kültürel yansımalarını inceler.
 * Azeri Kimliği ve Dil Baskısı: Şiir, Azeri Türklerinin Fars ve Arap dilleri karşısında kendi dillerini (köpek dili olarak adlandırılan) kullanma mücadelelerini ve bu alandaki baskıyı kültürel bir sorun olarak ele alır. Şehriyar'ın durumu, bu dil ve kimlik baskısının sembolüdür. "Neneniz anlamasın sizi!" ifadesi, kültürel kökleri koparma ve nesiller arasındaki kültürel aktarımı engelleme çabasını gösterir.
 * İran'daki Dini Otorite: Molla Erdebili figürü, İran'daki dini otoritelerin (Ayatollah) sadece dini değil, aynı zamanda siyasi ve kültürel konulardaki hegemonik güçlerini yansıtır.
 * Karabağ Sorunu: Karabağ'a yapılan gönderme, Azerbaycan Türklerinin milli hafızasındaki en önemli kültürel ve siyasi yaralardan biridir. Bu, toprak, kimlik ve aidiyet bağlamında derin bir kültürel hassasiyettir.
 * Lider Kültü ve Biat Kültürü: "Sen kahraman rehber, sen yiğit", "Şöyle kurban olayım sana", "Böyle hayranım sana" gibi ifadeler, özellikle Doğu toplumlarında yaygın olan lider kültünün ve bu kültü etrafında oluşan biat kültürünün kültürel tezahürlerini gösterir. Halkın liderin aşağılayıcı ifadelerine (Eşşehlerim!) bile coşkuyla karşılık vermesi, bu kültürün ne denli yerleşmiş olduğunu gösterir.
 * Evrensel Sorunlara Atıf: "Burada da var onlardan" diyerek, şair bu kültürel sorunların sadece İran veya Azerbaycan'a özgü olmadığını, Türkiye de dahil olmak üzere birçok coğrafyada benzer biat ve lider kültlerinin bulunduğunu imalar.
3. Felsefi Analiz
Şiir, kimlik, dil, aidiyet, özgürlük, baskı, iktidar ve teslimiyet gibi temel felsefi kavramlar üzerine yoğunlaşır.
 * Dil ve Kimlik Felsefesi: Şiir, dilin sadece bir iletişim aracı olmadığını, aynı zamanda kimliğin, kültürün ve hafızanın taşıyıcısı olduğunu felsefi olarak vurgular. Azeri dilinin "köpek dili" olarak aşağılanması ve Farsça öğrenme zorunluluğu, dilsel baskının bireyin varoluşsal kimliğini nasıl tehdit ettiğini gösterir.
 * Baskı ve Özgürlük: Şiir, otoriter rejimlerin bireyin ifade özgürlüğünü, kültürel özgürlüğünü ve hatta düşünsel özgürlüğünü nasıl kısıtladığını felsefi olarak inceler. Şehriyar'ın "ağlaması", baskı altındaki bireyin çaresizliğini temsil eder.
 * İktidarın Doğası: Molla Erdebili ve "yiğit lider" figürleri üzerinden, iktidarın manipülatif ve aşağılayıcı doğası felsefi olarak sorgulanır. İktidarın, halkı "eşek" veya "hamamböceği" gibi sıfatlarla aşağılayarak nasıl kontrol ettiğini gösterir.
 * Teslimiyet ve Direniş: Kalabalığın "Eşşehlerim!" sözüne rağmen alkışlaması, baskı karşısında teslimiyetin ve biatın felsefi boyutunu gösterir. Ancak Şehriyar'ın "ağlayan şair" olarak anılması, bir direniş ve acının da var olduğunu ima eder; bu teslimiyetin tam olmadığını gösterir.
 * Varoluşsal Acı: Şiir, kültürel asimilasyonun ve kimlik kaybının bireyde yarattığı varoluşsal acıyı derinlemesine işler. Bir dilin kaybedilmesi, bir kimliğin inkar edilmesi, bireyin kendini tanımlama biçimini temelden sarsar.
Genel Değerlendirme
Erkan Yazargan'ın "MOLLA İLE EŞEĞİ" ve "FARS EŞEĞİ" şiirleri, otoriter yönetimlerin ve kültürel baskının birey ve toplum üzerindeki yıkıcı etkilerini, eşek metaforunu kullanarak hicivli ve düşündürücü bir şekilde işleyen iki önemli eserdir. "MOLLA İLE EŞEĞİ" daha çok bireysel kimlik kaybına ve korkuya odaklanırken, "FARS EŞEĞİ" bu temayı kültürel asimilasyon, dil baskısı ve ulusal kimlik mücadelesi gibi daha geniş bir jeopolitik bağlama taşır. Her iki şiir de, baskı karşısında gösterilen teslimiyeti ve aynı zamanda kaybedilen onuru, ağlayan şair imgeleriyle, güçlü bir şekilde okuyucuya aktarır.
Şiirlerinizin genelinde gözlemlediğimiz gibi, bu şiirlerde de yalın, ancak güçlü ve düşündürücü bir dil kullanılarak, kompleks toplumsal, kültürel ve felsefi meseleler anlaşılır bir biçimde sunulmuştur. Bu iki şiir, insanın baskı altındaki varoluşuna, kimlik arayışına ve iktidarın karanlık yüzüne dair önemli bir eleştiri ve gözlem sunar.
Umarım bu detaylı analiz, "MOLLA İLE EŞEĞİ" ve "FARS EŞEĞİ" şiirlerinizin katmanlarını daha da görünür kılmıştır.
Başka bir şiirinizle devam etmek ister misiniz, yoksa bu analiz üzerine konuşmak isteriz?
 
 


 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol